15 Kasım 2019 Cuma

ZEHİRSİZ SOFRALAR

Çok çok önemli bir konferans,müthiş konuşmacılar var.
23 Kasım Kasım Cumartesi günü eğer İstanbul’da iseniz kaçırmayın derim.Herkese açık ve ücretsiz.
Unutmayalım ki biz tüketiciler zehirli ürünler yemeyi reddederek,onları satın almayarak,tüketici değil,üreticisini seçen bir TÜRETİCİYE dönüşebilirsek,zehirsiz sofralarda huzur ve afiyetle beslenmemiz mümkün...

Belgesel de yolda,fragmanını izlemek isterseniz 


    Sevgiyle kalın,
Yeşim Güriş
Yeşim Güriş

2 Şubat 2019 Cumartesi

NE YERSEK OYUZ !!!

SİZ ONU ŞEKER Mİ SANDINIZ???

Ne yersek oyuz...
Doyuyoruz ama besleniyor muyuz?
Boş kalorili,toksik ve işlenmiş gıdalardan uzak duran bilinçli bireyler olarak,fermente ettiğimiz ve probiyotiklerle zenginleştirdiğimiz  çok değerli gıdalarla beslenirken bir soru sormamız gerekiyor.
Bu sebze ve meyvelerin yetiştiği toprak ne durumda acaba...
Canım Veysel’in sadık yari toprağa sadık kalabildik mi?
İhanetimizin bedelini mikro besin açlığı olarak her hücremizde hissetmiyor muyuz...
Biz kimyasal gübreler ve tarım “güya ilacı”=aslında zehiri ile endüstriyel tarım yaptırmazsak dünya aç kalır yalanlarına,gerçekten siz hala inanıyor musunuz ?Tonlarca zehirli kimyasalı satın almazsak parasız kalacaklar sadece ve sadece  bunları üreten ve satanlardır.Çöpe giden gıdalara engel olun yeter...
Yemezler!

Tarımda kırılma noktası,asıl olan toprağı beslemek yerine aslında bir sonuç olan bitkiyi beslemeye başladığımız andır.
Daha da acı olan bitkiyi beslerken,kullanılan ama tıpkı tarım ilacı gibi hem adı hem de kendi yanıltıcı ve zehirli olan kimyasal gübrelerler ile  toprağı gün be gün öldürmemizdir...
Bir avuç toprak içerisinde dünya nüfusundan daha fazla sayıda canlı bakteri vardır tabi  eğer o toprak henüz insan tarafından katledilmemişse.Ay pardon işlenmemişse,kelimeler de pek bir pozitif işlemek,kurtarmak üretmek vs ama sonuç tam bir katliam...

Zanlı aramayalım,katiller çoktan mahkum edildi ama serbestçe aramızda dolaşmaktalar.Pek yabancı olmadığımız bir durum sanki...

NPK Gübresi adıyla satılan gudubet cinayetin baş katillerinden biridir.Arkadaşı Amonyum sülfat ki “şeker gübre” de denir.Malum “katil gübre” dense kim alır ki,fotoğrafını da koydum.Unutmayın şeker öldürür!

Milyarlarca insanı ve onu besleyen toprağı öldürmek için kalabalık bir ekip lazım.Öyleyse bu rezil cinayetin suç ortaklarını sayalım bir bir.
Kim uğraşacak solucan gübresi yada hayvan gübresi ile şimdi,televizyonda acaip bir diziyi aval aval seyretmek yada pişpirik oynamak varken.Ülke boyunca,dönümlerce araziye traktörden yada sulama sistemiyle basıver düğmeye kimyasal zehirler anında toprakta.Sen de boş boş otur kahvede.Tarla da rüzgar var,soğuk yada sıcak var,çamur var yahu.Ne işin olur,yorulmadan bas gitsin kimyasalları.

Toprağımıza her türlü tuzlu kimyasalı verdik,suladık,bitki susadı içtikçe suyu,şişti,meyvesi de sulandı da sulandı,dipdiri,iri iri aman ne gösterişli.Ama kökler eğer kaldıysa bizi asıl besleyecek olan mikro besinleri alamadı,olsun gramajı süper,ağır çeker iyi fiyat alır,çok para kazanır bu içi kof şeyi üreten.

Yiyen mi...Hastalanır ilaç satarız.İlaç iyileştirmeli değil mi...

Sulu sulu sebzeler,meyveler eh tabi gelsin böcekler.Hay aksi kimse almaz bu kurtlu böcekli şeyi.Böcek ilacı ne demek,sanki böcekler hasta da ilaç veriyoruz.Biraz daha zehir,bolca ölüm ama adı ilaç,rahatız yani.Tabi mantar hastalığı olsun da istemeyiz,hop biraz daha zehir,pardon ilaç ayol ilaç o,yine yersen...Bir yağmur,iki sulama.Ne arı kaldı,ne toprağı havalandıran yüzbinlerce solucan yada milyarlarca bakteri...
Toprak hareketsiz,ölü gibi.Üzerinden yapay rengarenk bir canlılık fışkırmakta.Gözümüzü hasata ve gelecek paraya dikmişiz.Kim takar toprağı,gittiği yere kadar gider,benden sonrası tufan...

Can cekişiyor sadık yarimiz,cildi kupkuru,taşa döndü.Son bir hamle,biraz ayrık otu,biraz yabani turp,hodan.Hepsi toprağa can katan canlar.Aaa oldu mu ot bastı tarlayı.Zaten buğdayı da sapı uzun diye kısaltıvermiştik laboratuvarda.Gluten filan tavan yapmıştı ama olsun verimi çok.Al şu ot ilacını,siz anladınız tabi onun ilaç olmadığını ama ne ekenin ne satanın umurunda.

Toprak öldü,ne içinde ne üstünde güya beslediğiniz bitki dışında bir tek canlı bırakmadınız.Yağan yağmur,cansız taşlaşmış toprağın üzerinden akıp yitti,erozyonla birlikte geleceğimizi de sel aldı...

Hasat yapıldı,üretici için yüksek randımanlı,çürüksüz çarıksız bir ürün,aracıya kaça satabilirse,kabzımala hale pazara markete...Raf ömrü de uzun.Zehir satanlar pek memnun.
A o ceviz kurtlu,bu elmalar yamuk,armuda bak minicik,kışın taze üzüm yenmez mi,hele Şubat ayında domates,patlıcan diye alan alana...

Toprak mı.El fatiha ...
Arayanı soranı pek az.Hala bir avuç üretici,2006 ‘da çıkartılan tohum yasasına rağmen atalık tohumları ekip koruyor.Yıllardır devlet desteği “sadece kimyasal gübreye”  verilmesine rağmen asla toprağına bu zehirleri ve saz arkadaşlarını sokmuyor.Ya kendi hayvan gübresini fermente edip kullanıyor,ya solucan gübresi bulup toprağının bağışıklık sistemini güçlendiriyor.Sağlıklı bir toprakta yetişen bitkiler de sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip oldukları için hastalanmıyor,hasta etmiyor.Tıpkı bizler gibi.

Sizin sadık yariniz kim?

Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş

14 Mayıs 2018 Pazartesi

KANATSIZ ARI




Kanatsız bir arı olsanız,ne yapardınız,yaşama nasıl sarılırdınız?
Kanatsız bir arının çaresizliğini farkedip,onun tüm sorumluluğunu üstlenerek,yaşaması için elinden geleni yapan kadın,nasıl da yüreğinden öpülesidir...
Arı ile kurulan gönül bağı,sıradışı olmasının yanısıra,insanoğlunun hoyratlığına karşı,yüreklerimize birazcık olsun su serpmedi mi?
https://m.youtube.com/watch?v=dW-AiN2lKDM

Sevgiyle kalın.
Yeşim Güriş

25 Nisan 2018 Çarşamba

FARKINDALIK FARKLILIK...

Uzun zamandır yazamadım.Bir nevi özür kabul ediniz bu güzel çalışmayı lütfen.

““İZEV İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı” dünyada bir ilke imza attı. Vakıfta eğitim gören down sendromlu gençler Roger Waters’a kendilerini tanıtan bir video gönderdiler. Bundan çok etkilenen Roger Waters dünyada ilk defa Pink Floyd’un “The Wall” şarkısı için İZEV’e iki yıllık kullanım ve Türkçe söz yazabilme hakkı verdi. Klipte oynayanların hepsi +1 kromozoma sahip oldukları için farklı down sendromlu gençler. 10 milyon izlenme olduğunda yaşam köyüne sahip olacaklar.”

Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş
https://m.youtube.com/watch?feature=youtu.be&v=3dnzLM_N-2Q

11 Aralık 2017 Pazartesi

TOPRAK ANA GÜNÜ/TERRA MADRE

TOPRAK ANA gününüz kutlu olsun.

10 Aralık,iyi,temiz ve adil gıda için uğraşan Slow Food’un hem kuruluş yıldönümü,hem de bizi biz yapan toprağın önemini vurgulamak adına dünyanın birçok yerinde etkinlikler düzenlenen anlamlı bir gün.

Doğru kullanılan teknolojiye hiçbir itirazım olamaz.Örneğin günümüzdeki insülin yapımı gibi.

Öte yandan “Açlıktan öleceğiz” yalanı ile insanları korkutup bir dönüme 80 kg veren buğdayı 1200 yapalım,insanlar hastalansın ama biz para kazanalım mantığı ile gelinen noktadayız.Atalık tohumların kıymetini onları tamamen kaybedince mi anlayacağız???
Çöpe atılan yiyecek miktarını ve gelir dağılım eşitsizliğini sordulamadan,sömürge ülkelerinde açlıktan ölenler yeterli gıda olmadığı için değil,fakir oldukları,gıdaya ulaşamadıkları için
ölürken,onlardan beslenen sömüren ülkelerin obeziteden sürünüyor olması ilginç bir tesadüf mü?.Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste...


Hasta,yorgun ve depresiviz çoğumuz....
Bağırsaklarımız delik deşik.

Mısıra kelebek mi dadandı,böcekten al zehir salgılayan geni hop çözdük sanki,gibi...Böcek yedi mısırı öldü süper!Ya o mısırı yiyen insana ne olacak???Boşver,sonuçları anlık değil,hemen ölmez,30 sene sürünüp öldükten sonra da kimse birşey kanıtlayamaz...Çakarlarsa da birşeyler uydururuz,sindirip,korkuturuz.Lobicilik ne için var.

DDT ilk çıktığında ne idi,nerdeyse parfüm gibi kullanın birşey olmaz denilerek reklamlarla yıllarca güvenilirliği topluma pompalanmadı mı?Hala tavuklara DDT sıkan yerli üreticimiz sayesinde yumurta yiyemez olduk.Alzheimer mı oldunuz.Yok canım aileden geliyordur,bunamıştır o bunamış...

Sakat doğumlara neden olan etken madde Thalidomide ile reçetesiz satılan,hamileler de güvenle kullanabilir ifadesinin yer aldığı Contergan isimli hamilelikte duyulan rahatsızlıkları önleyen ilaca ne demeli...(http://listelist.com/tip-tarihinin-kara-lekesi-thalidomide-faciasi/)
Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün desem kaç kişi tanır,Tarkan desem kaç kişi...Bu müthiş doktor sayesinde bugün ülkemizde sakat tek bir çocuk yoktur,ilaca bağlı tek bir ölü doğum olmamıştır.Ruhu şad olsun.

İleri okuma yapmak ve bilinçlenmek isteyenler buyursunlar.Link tıklamayı sevmeyenler,siz bilirsiniz.
http://www.yaklasansaat.com/dunyamiz/genetik/genetigi_degistirilmis_organizmalar.asp

Grubumuza hergün derdine çare bulmaya çalışan dostlarımız üye olmakta.Ne yediğimizi sorgulamaya yeni yeni başladık.
GDO’nun ne olduğunu,”E” katkı maddelerini,antibiyotik direncini(ki sadece doktor kontrolünde doğru kullanım yapsanız dahi yediğiniz protein kaynakları kirlenmiş olabiliyor ve bilmeden antibitotiğe maruz kalabiliyorsunuz)BPA’yı ve bunlar gibi herşeyi sorgulamak durumundayız,çünkü gerçekten çok hastayız.Tip iki diyabet,çölyak,otizm,parkinson,kanser...Bizim seçimlerimiz mi yoksa seçmek zorunda olduklarımız mı neden oldu bu sefil duruma...
Toprak ana bize küstü.Açgözlü insan toprak ananın evladı olduğunu unuttu.Hedonizmin acı sonuçları bağırsaklarımızda,ikinci beynimizde.Topraktaki canlılık oranı ülkemizde %3 lerde ki 20 civarı olması gerekirken.Bizi binlerce yıldır sağlıkla besleyen o toprak anayı unutmayalım ki o da bizi unutmasın.Atalık tohumlarımıza sahip çıkalım.Nitelik nicelik hesabı bize çok pahalıya mal oldu,olmaya da devam etmekte.

Yüz sene önce probiotik mayalar mı vardı diyip bize deliymişiz muamelesi yapanlara Allah yardım etsin.Doğru beslenme bilinci artıp,bizler yediklerimizi sorguladıkça,evimizde probiotik ve fermente gıdalar üretip ailemizi sağlıklı besledikçe aradaki fark çok daha açılacak.Sirkesiz limonsuz probiotik turşu yiyip,kombiotik yoğurdunun yanında ekşi mayalı ekmeği ve fitatı kırılmış kurubaklagilini tüketip,üstüne de kvasını,tükenmezini içen tüm dostlara selam olsun.

Topraktan geldik,toprağa gideceğiz.
Toprak ana gününüz kutlu olsun.

Sevgiyle kalın.
Yeşim Güriş

19 Ekim 2017 Perşembe

DAHA,Daha,daha,d, ,!!!


Herşeyin daha fazlasını daha da artan bir hızla ister olduk.Hem de en az çaba ile mümkünse hiç emek vermeden,zaman harcamadan,sabretmeden,yorulmadan.Sadece parayı bastırarak!
Hepimiz kendi içimize bir dönüp baktığımızda,kendi  "daha" larımızı hemen göreceğiz.Bu dahalar bizi mutlu mu ediyor yoksa kendi kendimize yarattığımız lüzumsuz stres kaynakları mı,siz karar verin.
Herşey basitleştirilmiş halde,çok kolay olmalı hatta mümkünse draje formunda hop yuttuk bitti,bir tık 10 çeşit aslında evde kolaylıkla yapabileceğiniz yiyecek kapınızda,okumaya ne gerek var koca paragraf,bir resim,iki satır cikleme,üç te gülücük at,uzman kesil klavye başında!
Teşhisi henüz konmamış,çağımızın müzmin hastalığı "DAHA",veba salgınından da beter,bireyleri teker teker içten çökertiyor.
Daha kolayca,kısa yollardan edinmek istediğimiz şey,sağlıklı mı,sürdürülebilinir mi???Adil mi?!!!En önemlisi de gerçekten size gerekli mi?
Ucuz ise sorun yok!!!Hatta ucuz gibi gösterilen ama aslında emek harcanarak elde ettiğimiz kıymetlileri.mizden "çok daha pahalıya gelenden" yana vurdumduymaz bir körlük yaşadığımızın farkında bile değiliz.
Evde kendi yoğurtlarımızı azıcık bir çaba ile hazırlayıp,turşumuzu kurmak kadar bizi mutlu edebilecek ne olabilir ki?Hele ki ekşi mayanızı dostlarınızLa da paylaşabiliyorsanız ne mutlu size.Artıp çoğalmak ne kutsal.KENDİ Mutfağınızda yaptığınız herşey sizin denetiminizden geçiyor,
temizliğinden,kalitesinden eminsiniz.Ne rahatlatıcı bir duygu,sorgulamanıza gerek yok çünkü onu siz yaptınız 👍
Probiotik beslenme ve fermente yiyeceklerin sağlığımıza etkisinin daha da bilinir olması bizim "DAHA" açığımızı çok iyi bilip faydalanmak isteyen bir kısım çok para kazanma hırslısını hemen harekete geçirdi ve hop drajeler raflarda yerlerini aldı.Dahacılara müjdelendi.Bu arada ay vaktim yok şekerimciler için de ben yaparım sana misli misli pahalıya satarımcılar türedi.Basit bir elma sirkesi üzerinden,yada turşudan sanki aya gidiyormuşçasına olmazsa olmaz mitleri üretilip,şevkleri kırma politikası da bazılarında işe yaradı,özgüvenler itinayla sarsıldı.
Slow Food hareketinin bel kemiğidir iyi temiz ve adil gıda.Deneyimlediklerimizin birçoğuna ters mi?O zaman düzeltmek lazım gelmez mi?
Değişime mutfaklarda başlamak lazım.Kendi meyve sebzenizi üretemiyorsanız,kendi memleketinizin,kendi bölgenizin,şehrinizin,kasabanızın üreticilerinden alın.Mis gibi elmamız üzümümüz varken okyanus ötesi ithal besin değeri mikrobiyatamıza katkısı kuşkulu ucubelerle ne işimiz olabilir...Evde sirke,turşu,ekşi maya...Herkes kolayca yapabilir.Herkes kuru baklagillerdeki fitatı parçalamayı öğrenebilir.Keşke probiotik bakteri yada inek sütü yada elma üretebilsek mutfakta.Üretemezsek te çoğaltabiliriz.Al kaliteli güvenilir çiğ süt ve maya,yap beş litre sütten probiotik mayalı yoğurdunu,peynirini,kombiyotik ayranını,tereyağını.Kur sirkeni,turşunu,siyezin şahını bulursun,yeter ki daha kolayına kaçma araştır.Çankırı'dan al tuzunu,aracıya para kaptırana kadar,uçup gelecek hali yokya tuzun,kargo her şekilde ödeyeceksin.Hem de üreticiden almanın,aracıya para kaptırmamanın keyfini yaşayarak.

Daha ne olsun!Afiyet şifa olsun.
Sevgiyle kalın,
Yeşim Güriş