19 Mart 2017 Pazar

TOHUM NESİN 2


Atalık tohumlarımızın kıymetini anlatmaya devam :)
Yaşam patentlenemez NOKTA!
Üremek yaşamın ayrılmazı,üretmek hayatta kalmamızın anahtarı.Kısırlaştırılmış bir tohum?
Üreyemeyen,çoğalamayan ama dünyadaki güya varolan açlığa çözüm diye şık paketlerde sunulan yaşamın varlık sebebine düşman GDO'lu kısır tohumlar...
Her sene aynı firmadan almak zorunda olduğunuz yüksek  teknoloji ürünü laboratuvar kaçkını kilitlenmiş kısır tohumlar ve ziraii ilaç adı altında satılan tonlarca  zehir...Sonuç kölelik.
Dünyada açlık olduğu doğrudur ama bu açlık mide ile değil birkaç insanın gözü ile ilgilidir.Açgözlü bencil bir grup,yiyip yiyip semirirken,çöpe attığı ile bile milyonları doyurabilecekken,bir de tohumunu da kısırlaştırır ki,ondan bağımsız hiç birşey yapamasın çiftçi.
Pembe domates tohumlarım bana PDA'nın mirası.Rahmetli Hafize Baliç'in 50 senelik pembe domatesleri de dahil umut sandığımda birçok atalık tohum mevcut.Bir gün bir toprağım olduğunda hepsinin nereye ne şekilde ekileceğine dair planlarım yıllardır hazır.Ama o hayalimi gerçekleştirene kadar zaman zaman toprak gibi bir hazineye sahip,atalık tohumların kadir kıymetini bilen,yolumun bir şekilde kesiştiği doğa dostu insanlarla PDA'nın manifestosunu da uygulayacaklarından emin olduğumda paylaşıveriyorum birer parça atalık tohumlarımdan.
İstanbul'da oturupta,gerçek sağlıklı yumurta yiyebilen var mı?İnşallah Sevgili Aysun the Sütçümüzün 8.100 projesi kapsamında tavukçu komşuları Serdar ve Sarah'nın yumurta sayısı çoğaldığında bu sorunum da bitecek ama şu anda ya organik pazarlardan yada gidemez isem markette satılan organik sertifikalı yumurtalarla idare ediyorum bir çoğumuz gibi.Tatmin ediyor mu tabi ki hayır!Kimyasaldan arınmış olmaları tesellim ama lezzet?Bir kaç ay önce İstanbul civarı gerçek yumurta avına çıkmışken yolum Çatalca civarlarına düştü ve Nesin Vakfına da uğradım.İyi ki de uğramışım.Vakıfın okuttuğu çocuklar için harika yiyecekler üretiyorlar.Yumurta sadece bunlardan biri ve tamamen ayrı bir yazı konusu,ilerde paylaşacağım.
Yukarıda resmini koyduğum onlarca tohum,çoktan kargolandı ve Ayten Hanımın bilge ellerinde çimlenmekte şu an:)
Vakfın arazisinde can bulacaklar,cana can katacaklar.Bundan güzel bir duygu olabilir mi?Hiçbir beklenti olmadan paylaşmak ve üretmek...
Ayten Hanım galiba en çok dağ çileği tohumlarına sevindi,hani şu minik minik yabani çilekler.Çocukken fındıkların altında çıkanları toplar yermiş,ne zamandır bırakın yemeği görmemiş bile.Hangimiz görebiliyoruz ki,beton canavarlar,hafriyat kamyonları bağrımızı delik deşik ediyorlarken,mümkün mü?
Dedim ki Ayten Hanımcım,tarlaya da ek ama vakfın bahçesine de serpiştir.Bahçede gezinen bir çocuğa mayıs ayında yapılabilecek en hoş sürpriz.İnanın kocaman bir yakut bulsa o kadar sevinmez henüz kapitalist sistem çarkına girmemiş,naif çocuk kalbi.O minicik meyvenin herşeyden kıymetli olduğunu bilir çünkü atalık tohumların fiyatı yoktur,kıymeti vardır...
Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder