18 Ekim 2009 Pazar

BİLMEDİĞİM BİRŞEY VAR AMA NE???

Annemin kedisi istavrite bayılır.Galata köprüsünden geçerken onca yıldır balık tutanları keyifle izlerim ama bir kere bile onlardan balık almadığımı farkettim.Hazır vapura binmeden oltacılardan bir kilo kadar alıp beyfendiye lezzetli bir sürpriz yapma niyetindeyim.Tam yemek vakti,bizimki belli her zamanki gibi çok aç.İstavritleri hemen önüne koyuyorum,iki koklayıp adeta bana bozuk atarcasına kös kös yastığına geri uzanıyor.Sunduğum balıklar o kadar taze olmalarına rağmen reddediliyorlar.Annem nerden aldığımı öğrenince kahkahayı patlatıveriyor:
''Ah benim güzel kızım,sen o zehir deposu şeylere balık mı diyorsun!Bak kedi bile biliyor,sen nasıl bilmezsin.Yarın bizim balıkçıdan alıveririz canını sıkma.''

Kaliforniya'da bir arkadaşımın zeytin ve portakal ağaçları dolu bahçesinde,sincapların telaşlı koşturmacalarını izliyorum keyifle.Portakal ve cevizleri katur kutur yiyiyorlar.İçimden onları elimle beslemek geliyor.Bir koşu mutfaktan harika görünen kocaman bir şeftaliyi kapıp geliyorum ama yüzveren yok!Arkadaşım bir bana bir de elimde kalan şeftaliye bakıp açıklıyor:
''Açlıktan ölseler de hayatta onu yemez bu sincaplar.Ben de çok denedim ama nafile.Bunları köşedeki büyük marketten almıştım.Yarın organiklerinin satıldığı çiftçi pazarından alalım bak nasıl da bayıla bayıla yiyiyorlar!''

Uzun süredir evde yoktum.Balkona ektiğim pembe domateslerimin saksılarından bir tabur karınca,mutfak tezgahının üzerinde tek sıra gezintiye çıkmışlar!Mutfak tamtakır,bari şunlara biraz ekmek vereyim diyorum.Bakkaldan alınma bembeyaz ekmeği minik parçalar halinde tezgahın üzerine bırakıp bavul boşaltmak için yarım saatliğine ayrılıyorum.Geri döndüğümde manzara enteresan!Bırakın bir kırıntı dahi yemeyi,yollarını uzatma pahasına ekmeğin etrafından dolanarak ters yöne doğru rap rap ilerliyorlar!Kendi kendime soruyorum:
''Bu minicik karıncaların bilip te benim bilmediğim birşey mi var acaba?''

O zamanlar yeni yetmeyim,babaanneme için için kızıyorum.Şu yeni açılan gösterişli marketten alışveriş etmek yerine eski külüstür manavdan alışveriş ediyor diye.Ne o efendim adam birçok şeyi köyünden tazecik getiriyormuş!Bir gün elmadan kurt çıkıveriyor.Babaanneme bak gördün mü bu yamuk yumuk elmalar hem kurtlu,hem de hemen çürüyorlar,ben hayatta yemem bunlardan deyince bir bana bir de elmaya bakıyor ve her zamanki bilgeliği ile bana o zamanlar anlayamadığım güzel bir ders veriyor.'
''Minnacık kurt kadar da mı aklın yok ki bu elmanın değerini bilmiyorsun?Senin raf güzeli elmayı yemeyecek kadar akıllı bu kurt.Sen de hep aklını kullan evladım.Süse püse sakın aldanma.''

Yıllar geçiyor ve yediklerimi sorgulamaya başladıkça bilmediğim yada yanlış bildiğim ne kadar çok şey olduğunun ayrımına varıyorum.Zamansızlık bahanesi ile market rafları arasında yiyecek değil paket satın alma telaşım bir anda ne kadar anlamsız görünüyor gözlerime.İyi ,temiz ve adil gıda kavramını yaşam biçimi haline getirirken toplumda nasıl da küçücük bir azınlığın parçası olduğumu dehşetle görüp soruyorum kendime,başarabilecek miyiz,hala bir ümit var mı???

Hava grinin en koyu tonunda,yağmur bulutları her iki omuzumun üstüne çökmüş bastırıp duruyor toprağa doğru.Başım öne eğik boğazın karanlık sularına bakıyorum,anaforlar kopkoyu derinliklerde...Kokular bile siyahın ve lacivertin en koyusunda.Başımı kaldırmak istiyorum ama bulutlar ah o karanlık...
Minicik bir burun,birdenbire sapsarı güllerin içine dalıveriyor,keyifle kıkırdayarak.Sapsarı bayramlık fırfırlı elbisesiyle dünyalar güzeli bir kız çocuğu.Tarlabaşı yokuşundan canım sıkkın,aşağıya doğru yürürken,onun mutluluğu bir anda bana da bulaşıveriyor.Annesi,sakın bir daha elimi bırakma diye sıkı sıkı tembihlerken,o çoktan kırmızı güllerin arasında kocaman gözleri zevkten tek çizgi olmuş,hoplayıp zıplıyor bile.Satıcı kadın hemen kendi gözdesi mavi bir gülü uzatıveriyor en fazla altı yaşındaki minik kıza.Ufaklık şöyle bir bakıyor ona uzatılan nesneye ve biraz da hayal kırıklığıyla kadına fırçayı basıyor:
''O gül bozuk,İSTEMEM,rengine baksana!Ben sarı,şöyle güzel kokanlarından isterim!Gerçek gül yani!!!''

Başımı hafifçe kaldırdığımda sapsarı güneş bana gülümsüyor,ben de ona...

Sevgiyle kalın...
Yeşim Güriş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder