29 Nisan 2017 Cumartesi

AĞUZ SÜTÜ NAM-I DİĞER KOLOSTRUM

 

Oldum olası süt içemem.Anaokulunda zorla içirmeye çalıştıklarında her seferinde fışkırtarak hocanın yüzüne çıkartınca,süt içmeme izni olan tek çocuk olarak okul tarihine geçmişliğim de vardır 😹
Öte yandan,yoğurt başta olmak üzere tüm süt ürünlerini severek tüketirim.Sevgili Aysun ve kızçelerinin sayesinde her hafta süt ürünleri ziyafeti çekmekteyim kendime.Tabi yeni yeni tarifler denemek çok keyifli.
Bu hafta yeni doğum yapan kızçelerin bebeklerinden artan ağız sütü evimi şenlendirdi.En babayiğidi 6 litre içebiliyormuş sevimli buzağıcıkların ve artanlarda bizlere kısmet oldu.Yani gönlüm rahat.Sırayla her hafta sütümüz,peynirimiz,tereyağımızla beraber hediye olarak geliyor kolostrumlarımız ve nihayet bu hafta bana da sıra geldi.Tuttuğun altın olsun,tüm meraların bol yeşillik dolsun Aysunum.
Aysun grupta duyurduğundan beri tarif araştırıyordum ve sanki 40 yıllık tecrübem varmış gibi hatasız pişirmeyi becerebildim,sanırım!
Bağışıklık sistemi için mükemmel bir gıda,hem de çok lezzetli.Detay isteyenler bağlantıya bir göz atabilirler.


Yapması da çok kolay.Bir litre kolostruma,300 ml. Süt kattım.Cam kapta fırında,su doldurduğum tepside benmari usulü 200 derecede birbuçuk saat pişirdim ve fırında ılınınca buzdolabına kaldırdım.İster pekmezle,ister balla cevizle,her derde deva ağuz tatlımızı da yaptık.Bakalım sırada ne var?Tabi benim kediler de daha ılıkken hapur hupur yediler,tabakları pırıl pırıl😹
Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş.
  


28 Nisan 2017 Cuma

PROBİOTİK SIRLAR 😹

Şişkinlik,hazımsızlık,gaz,kabız,ishal,yorgunluk,halsizlik,depresyon...Biri diğerine el verdi mi dertlerin ardı arkası kesilmiyor.Çözüm belkide çok basit.Bağırsaklarınıza hakkettiği özeni gösterirseniz,o da bizim gülümsememizi sağlayacaktır.
Nasıl mı?Sakın lavmandı detokstu gibi tembelce bir  yanılgıya düşmeyin.
Sağır sultan bile biliyor artık siyez gibi çok özel buğdaylar dışında kullanılan her buğday dolayısı ile satın aldığımız her ekmek sağlığımız için çok zararlı.Çölyak değilseniz bile gluten intoleransınız olma ihtimali çok yüksek.Bir de rafine şeker(ki esmer şeker de melas katılmış aynı zehirdir sadece paketlenmesi ve algı yönetimi onu masummuş gibi gösterir) ve tatlandırıcı kullanıyorsanız Candidalarınız bayram ediyordur!
İstediğiniz hapı yutun sadece ilaç firmalarını zengin edersiniz.Sürünmeye ise devam...
Tabi kolaya kaçıp paketlenmiş gıdalar kullanıyorsanız,hele ki küçücük çocuklara yediriyorsanız bu satırdan itibaren bu yazıyı okumanıza hiç gerek yok.Sizi yormayalım.Zaten dünyayı ben mi değiştireceğim,devletin önlem alması lazım,onlar da organik mi,çok pahalı vs.vs.vs.Iıh bu yazı size iyi gelmez!
Elini taşın altına koyanlar,üşengeçliği sadece romanlardan bilenler beri gelin lütfen.Yoğurt yapacağız.Ama yıllardır gururla yaptığımız klasik ev yoğurdu değil.Tam bir şifa bombası kombiotik ve probiotik yoğurt.Yine elcağızlarımızdan çıkacak.
Son 6 aydır kendi üstümde ve iki kedimde de denediğim ve gerçekten şifa bulduğumuz için yazıyorum bunları.
Şanslıyım Aysun the sütçü'müzün sütlerine ulaşabiliyorum.(aysunthesutcu@gundonumu.biz.tr)
İstanbul dışında iseniz eminim çiğ süt olmadı kötünün iyisi gerçek günlük süt bulabilirsiniz değil mi?Bir çelik tencere,cam steril 1 litrelik kavanozlar,Süt termometresi ki internetten kolaylıkla edinebilirsiniz,Doğadan Bizim mayadan mayalar,http://www.dogadanbizim.com/bizim-maya-urunlerimiz/Mayalar?product_id=62
ve tabiki olmazsa olmazımız iyi niyetle güleryüz.
Mayaların üzerinde zaten tarifler var. Ben tecrübelerime dayanarak olabilecek olumsuzluklar üzerine yoğunlaşmak istiyorum.Sütten eminseniz kaynatmaya bile gerek yok ama değilseniz kaynatmak şart.Kimi 10 dk. kimi 15 dk. der.Unutmayalım ki süt kaynadıkça suyu uçar ve yoğurt daha katı olur ama yine unutmayalım ki amacımız katı yoğurt değil sağlıklı yoğurt yapmak.Kaynama süresi uzadıkça besin değeri azalacaktır ki bu bize göre değil.
Yoğurt bakterilerimiz belli bir sıcaklıkta aktive oluyor.45 derece ideal.İlk kez yapıyorsanız steril paketlerinden mayanızı çıkartıp 50 derecedeki bir bardak süte iyice karıştırın ve en az 20 dakika ön mayalama yapın ardından pakette 45 derece dese de ben yine 50 dereceyi tercih
ediyorum,mayalayın.5 litreye kadar bir paket maya kullanıyoruz.(1 lt. de olsa 3 lt. de olsa tam paket)
Ben fırında mayalamadan istediğim sonucu alamadım ve klasik sarıp sarmalama usulü kışın kalorifer üzerinde şu anda battaniye ve termofor ile gayet iyi sonuçlar alıyorum.Süre çok önemli,8 saat hiç açmıyorum bazen 12 saate kadar uzuyor ama ekşime olmuyor korkmayın.Sadece bilin ki 55 dereceden sonra probiotik bakteriler ölüyor yani aşmamak lazım.Aslında elektrikli battaniye de iyi  bir çözüm olabilir soğuk evler için.
Olabilecek sorunlar,eğer ısı 45 derecelerde sabit kalmadı ise yoğurt sünüyor ki sadece görüntü bazılarınca problem olabilir.Çırpıp ayran olarak içebilirsiniz.İkinci mayalamada mayanıza bir kaşık yoğurttan kattınız mı sünme filan da olmuyor.Isı düşük kalmış ise yarı su yarı yoğurt oluyor tecrübe ile sabittir 😂.Yine çırpın,leziz ve sağlıklı.Baktınız 12 saatin sonunda hala su gibi.Sakın tencereye döküp kaynatmayın.Su ısıtın 50 derece ve kavanozları bir süre içinde tutup süt içi ısıyı arttırın ve tekrar sarıp uyutun,tutacaktır.Eğer ısrarla olmuyorsa sütünüzde fazla antibiyotik olabilir,farklı sütle deneyin ama asla pes etmeyin çünkü değecek...Resimlerde karşılaşabileceğiniz bazı sorunlara benzer durumlar var ama çözümü de var 😸



Mayalama işlemi bittikten sonra bir saat kadar tezgahın üzerinde soğuyor.Buzdolabında da en az 12 saat ve bağırsak şenlikleri başlasın.Ev yapımı probiotik turşularla tam bir şölen.Ben sağlığıma çabuk kavuşmak istiyorum derseniz her seferinde yeni  paketle mayalıyorsunuz.İsterseniz probiotik yoğurdunuzdan üç dört defa birkaç kaşık yeni yoğurt mayalayıp,sonra tekrar paket açabilirsiniz.Buzdolabında en fazla 2 haftada tüketmek lazım.Baktınız bitiremediniz koyun tülbente,bir bardak süzme yoğurt,suyunu lütfen İçin atmayın,iki yumurta biraz limon kabuğu rendesi çırpın hepsini,krem karamel yapar gibi benmari usulü fırında pişirin ertesi gün buzdolabından çıkardığınızda sevdiğiniz meyve ile işte size sağlıklı şekersiz bir cheese cake.Belki artık probiotik değil ama ölen bakteriler metabiotik oldular yani Ölseler dahi içeriklerindeki kalıntılar yararlı olarak bağırsaklarda probiotiklerin beslenmelerine ve güçlenmelerine yardımcı olurlar.Ayrıca fermentasyon ile üretmiş oldukları KZYA lar (yani kısa zincirli yağ asitleri) antimikrobiyal olarak aynı görevi yaparlar.Bir de bakteriyosin olarak ürettikleri zehirli proteinler,mikropların ölmesi için yararlılıklarını sürdürürler.
Bundan iyisi can sağlığı:)
Afiyet kas olsun.
Sevgiyle kalın.
Yeşim Güriş





27 Nisan 2017 Perşembe

ÇİĞ SÜT ARİ ÇİFTLİKLERDE NİHAYET SERBEST!

Müjdemi isterim.Nihayet resmi gazetede de yayınlandı!Gündönümü gibi hastalıklardan ari sertifikasını alabilen işletmeler sağlıklı çiğ süt satabilecek.Tabi Aysun the sütçü gibi 12 yıl ard arda bu sertifikayı alabilecek bir işletme daha çıkar mı,kim bilir?
Uzun zamandır sadece 45 derceye getirip kaynatmadan tüm nefaseti ile probiotik yoğurt yaparken,peynire de merak sardım ve yine kaynatmadan gönül rahatlığı ile probiotik beyaz peynirimi de yapmayı becerdim.Darısı herkesin başına,brusella korkusu olmadan lezzetli süt ürünlerini tüketebilmek.
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/04/20170427-2.htm

Kutu üzerine sırıtan inek resmi koymakla olmuyor,kendimizi hiç kandırmayalım.Ölü süt içmekte ısrar edenler seçim sizin...Ama bizim seçimimiz işte bu.İyi ki varsın Gündönümü ekibi  ve Aysunumuz.Ekibe inekler de dahildir :)
İzlerken lütfen mutluluğun ve sağlığın sesini sonuna kadar açınız!
https://www.facebook.com/aysunsokmenthesutcu/posts/1237542979678396

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından:

ÇİĞ SÜTÜN ARZINA DAİR TEBLİĞ
(TEBLİĞ NO: 2017/20)
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, çiğ sütün yerel perakendeciler tarafından son tüketiciye arzına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, çiğ sütün yerel perakendeciler tarafından son tüketiciye arzına ilişkin hususları kapsar.
(2) Bu Tebliğ, hayvan sağlığı ve hayvan refahı konusundaki mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil etmeyecek şekilde uygulanır.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 27/12/2011 tarihli ve 28155 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliğinin 85 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 3 üncü maddesinde, 17/12/2011 tarihli ve 28145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gıda Hijyeni Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde ve 27/12/2011 tarihli ve 28155 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliğinin 4 üncü maddesindeki tanımlara ilave olarak bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan tanımlar da geçerlidir.
(2) Bu Tebliğde geçen;
a) Bakanlık: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını,
b) Çiğ süt: Çiftlik hayvanlarının meme bezlerinden salgılanan, 40 ºC’nin üzerinde ısıtılmamış veya eşdeğer etkiye sahip herhangi bir işlem görmemiş sütü,
c) Hastalıktan Ari İşletmeler İçin Sağlık Sertifikası: Süt üreten sığır işletmelerinin, 3/4/2009 tarihli ve 27189 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bruselloz ile Mücadele Yönetmeliğine göre brusellozdan ari veya resmi olarak ari ve 2/4/2009 tarihli ve 27188 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sığır Bovine Tüberkülozu Yönetmeliğine göre tüberkülozdan ari olduğunu gösteren belgeyi,
ç) Hayvancılık işletme numarası: Bakanlık il/ilçe müdürlükleri tarafından hayvancılık yapan işletmelere verilen, iki haneli ülke kodu ve iki haneli il trafik kodunun ardından gelen işletmeye özgü 10 rakamlı bir sayı ile birlikte toplam 14 haneden oluşan numarayı,
d) Koyun Keçi Brusellozu Hastalığından Ari İşletmeler İçin Sağlık Sertifikası: Süt üreten koyun keçi işletmelerinin, 3/4/2009 tarihli ve 27189 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bruselloz ile Mücadele Yönetmeliğine göre brusellozdan ari veya resmi olarak ari olduğunu gösteren belgeyi,
e) Süt üreten hayvancılık işletmecisi: Gıda olarak piyasaya arz için süt üretmek amacıyla, hayvancılık işletme numarası bulunan tesis sahibi gerçek veya tüzel kişileri,
f) Yerel perakendeci: Süt üreten hayvancılık işletmesi merkez kabul edilerek hazır ambalajlı çiğ süt için 500 kilometrelik yarıçap içerisinde, hazır ambalajlı olmayan çiğ süt için 200 kilometrelik yarıçap içerisinde yer alan ve son tüketiciye sabit bir yerde konumlandırılmış otomatik satış makineleri veya bakkal, market ve benzeri yerlerde çiğ süt satan perakendeciyi,
g) Yetkili merci: Bu Tebliğ kapsamındaki iş ve işlemlerin yürütülmesinde Bakanlık İl Müdürlüğünü, İl Müdürlüğünce yetki verilmesi halinde Bakanlık İlçe Müdürlüğünü,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler ve İzin Usul ve Esasları
Genel hükümler
MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ kapsamında sadece yetkili merciden izin almış süt üreten hayvancılık işletmesinde üretilen çiğ sütün arzına izin verilir.
(2) Son tüketiciye arz edilecek olan inek veya manda çiğ sütleri Hastalıktan Ari İşletmeler İçin Sağlık Sertifikasına sahip Brusellozdan ve Sığır Tüberkülozundan ari süt sığırı işletmelerinden, koyun veya keçi çiğ sütleri, Koyun Keçi Brusellozu Hastalığından Ari İşletmeler İçin Sağlık Sertifikasına sahip Brusellozdan ari süt koyun keçi işletmelerinden elde edilir.
(3) Çiğ süt, sağımdan hemen sonra 4 °C’nin altındaki sıcaklıklara soğutulur ve nakil sırasındaki sıcaklığı 4 °C’yi geçemez.
(4) Bu Tebliğ kapsamında son tüketiciye arz edilecek çiğ süt işlenemez, dondurulamaz, herhangi bir bileşeni ayrılamaz, bir bileşen eklenemez, separatörden geçirilemez, farklı hayvan türlerine ait sütler karıştırılamaz veya çiğ sütte değişikliğe neden olabilecek herhangi bir işleme tabi tutulamaz.
(5) Çiğ sütü arz etmek isteyen süt üreten hayvancılık işletmecisi, 6 ncı maddeye göre yetkili merciden izin belgesi almak zorundadır.
(6) Bu Tebliğ kapsamında çiğ sütün son tüketiciye arzı, sağımdan itibaren 24 saat içerisinde gerçekleştirilir. Farklı sağım zamanları olan çiğ sütlerin arzı sırasında ilk sağım zamanı esas alınır.
(7) Çiğ sütün son tüketim süresi, ilk sağım saatinden itibaren 48 saati geçemez.
(8) Bu Tebliğ kapsamında çiğ süt satışı için kullanılan ambalajlar, 29/12/2011 tarihli ve 28157 üçüncü mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeler Yönetmeliği hükümlerine uygun olur.
(9) Yerel perakendeci; süt üreten hayvancılık işletmecisinden bu Tebliğ kapsamında tedarik ettiği çiğ sütü, başka bir gıda işletmesine arz edemez.
(10) Bu Tebliğ kapsamında faaliyet gösteren gıda işletmeleri süt üreten hayvancılık işletmesinden almış oldukları çiğ sütü yerel perakendeciye gönderebilirler. Bu faaliyette bulunan gıda işletmeleri, 17/12/2011 tarihli ve 28145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik kapsamında yetkili merciden kayıt belgesi almak zorundadır.
(11) Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik kapsamında onay belgesi almış işleme tesisleri, almış olduğu çiğ sütü yerel perakendecilere arz edebilir.
İzin usul ve esasları
MADDE 6 – (1) Çiğ sütü arz etmek isteyen süt üreten hayvancılık işletmecisi, yetkili mercie Ek-1’de yer alan bilgi ve belgeler ile Ek-2 ile başvuruda bulunur.
(2) Yetkili merci başvuruyu, başvuru tarihinden itibaren on beş iş günü içerisinde inceler. Beyannamedeki bilgilerin eksik veya yanlış olması durumunda yetkili merci tarafından eksiklikler resmi yazı ile başvuru sahibine bildirilir. Eksikliklerin bir ay içerisinde tamamlanmaması halinde başvuru dosyası sahibine iade edilir.
(3) Başvurunun uygun bulunması halinde süt üreten hayvancılık işletmesine on beş iş günü içerisinde kontrol görevlileri tarafından Gıda Hijyeni Yönetmeliği ile Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliğinin 53 üncü, 54 üncü, 55 inci ve 56 ncı maddelerinde yer alan sağlık gereklilikleri, hijyen gereklilikleri ile çiğ süt için belirlenmiş kriterleri ve bu Tebliğde yer alan hijyen gerekliliklerine uygunluğu açısından işletme yerinde resmi kontrole tabi tutulur. İşletmenin uygun bulunması halinde süt üreten hayvancılık işletmesine Ek-3’te yer alan izin belgesi verilir. İzin belgesi üzerinde yer alan izin numarası, hayvancılık işletme numarasıdır. Bu izin belgesine sahip olan birincil üretimden sorumlu gıda işletmecilerine, Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmeliğin 12 nci maddesi uygulanır.
(4) Süt üreten hayvancılık işletmecisi, bu Tebliğ kapsamındaki faaliyetini durdurması durumunda, bu durumunu üç ay içerisinde yetkili mercie bildirmek zorundadır. Süt üreten hayvancılık işletmecisi faaliyetini yeniden yürütmek istemesi durumunda yetkili mercie bildirimde bulunur.
(5) Yetkili merci, çiğ sütü arz etmek için Bakanlıktan izin almış süt üreten hayvancılık işletmecilerinin listesini oluşturur ve bu listeleri güncel tutar.
(6) Çiğ sütü arz etmek için; bağımsız olarak sabit bir yere konumlandırılmış otomatik satış makinesi sahibi, Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmeliğine göre Bakanlığa kayıt yaptırmak zorundadır. Her bir makine için ayrı işletme kayıt belgesi düzenlenir. Sabit bir yere konumlandırılmış otomatik satış makineleri için Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmeliğinin 12 nci maddesi hükümleri uygulanmaz.
(7) Kayıtlı yerel perakendeciye ait otomatik satış makineleri için ayrıca kayıt belgesi düzenlenmez.
(8) Bu Tebliğ kapsamında yerel perakendeciler vasıtasıyla son tüketiciye arz edilecek çiğ sütü satmak isteyen süt üreten hayvancılık işletmesi dışındaki gıda işletmeleri il/ilçe müdürlüğüne Ek-4’te yer alan dilekçe ile müracaat eder.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sorumluluklar ve Çiğ Süt İçin Gereklilikler
Sorumluluklar
MADDE 7 – (1) Çiğ sütü arz etmek isteyen süt üreten hayvancılık işletmecisi, bu Tebliğde belirtilen hijyen gerekliliklerine ilave olarak Gıda Hijyeni Yönetmeliği ile Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliğinin 53 üncü, 54 üncü, 55 inci ve 56 ncı maddelerinde yer alan hükümlere uymak zorundadır.
(2) Yerel perakendeci, bu Tebliğde belirtilen hijyen gerekliliklerine ilave olarak Gıda Hijyeni Yönetmeliği hükümlerine uymak zorundadır.
Çiğ süt için gereklilikler
MADDE 8 – (1) Çiğ süt aşağıdaki kriterlere uygun olur:
a) Kendine özgü renk, tat ve kokuda olur.
b) Süt bileşeni dışında herhangi bir madde içermez.
c) Çiğ sütün bileşimi Ek-5’te yer alan tabloya uygun olur.
ç) Süt üreten hayvancılık ve gıda işletmecilerinin uyacağı kriterler (Ek-6)’da gösterilmiştir.
d) Çiğ süt, 29/12/2011 tarihli ve 28157 üçüncü mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği hükümlerine uygun olur.
e) Çiğ süt, 17/12/2011 tarihli ve 28145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünlerde Belirli Maddeler ile Bunların Kalıntılarının İzlenmesi İçin Alınacak Önlemlere Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olur.
(2) Süt üreten hayvancılık işletmecisi ürettiği çiğ sütün analizlerini yapmak/yaptırmak zorundadır. Çiftlikte üretilen sütün bir bölümü bir süt işleme tesisine arz edildiğinde, süt işleme tesisi tarafından gerçekleştirilen analizlere ait sonuçlar kullanılabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çiğ Sütün Yerel Perakendeciye Arzı, Otomatik Satış Makinelerinin Özellikleri
Çiğ sütün yerel perakendeciye arzı
MADDE 9 – (1) Süt üreten hayvancılık işletmesinde çiğ sütün ambalajlandığı, yerel perakendeciye arz edildiği yer; hayvanların barındığı yerlerden ayrı bir bölümde gerçekleştirilir.
(2) Hazır ambalajlı çiğ süt için en az 1 litrelik ve tek kullanımlık ambalajlar kullanılır.
(3) Yerel perakendecide çiğ süt son tüketiciye; sadece otomatik satış makinesi aracılığıyla tek kullanımlık ambalaj veya tüketici tarafından sağlanan kap içerisinde veya hazır ambalajlı olarak arz edilir. Otomatik satış makinesi 10 uncu maddede yer alan gereklilikleri karşılar.
(4) Satış sırasında çiğ süt, 0°C ila 4°C arasındaki sıcaklıklarda muhafaza edilir.
Otomatik satış makinelerinin özellikleri
MADDE 10 – (1) Çiğ sütün arzı için kullanılan otomatik satış makineleri aşağıdaki gereklilikleri karşılar:
a) Elektrik ve sıcak/soğuk su tedarikine sahip olan alanlara yerleştirilir.
b) Makine, yükleme konteynerinin ve süt kanallarının temizlik ve dezenfeksiyonu için otomatik bir sisteme sahip olur. Boşaltma ve dolum zaman aralığının çok kısa olduğu her seri dolumdan sonra ve tüm hallerde günde en az bir defa uygun bir şekilde temizlenir ve dezenfekte edilir.
c) Makine, günlük olarak doldurulur. Gün içinde yeni dolum yapılmadan önce, önceki dolumdan kalan çiğ süt boşaltılır.
ç) Makinenin çiğ süt ile temasta bulunan tüm yüzeyleri, gıda ile temasa uygun madde ve malzemeden üretilir.
d) Çiğ süt ile doğrudan temas eden yüzeyler kolay temizlenebilir, düzgün, yıkanabilir, korozyona dayanıklı ve toksik olmayan maddelerden yapılır.
e) Makine, çiğ sütün 0°C ila 4°C arasındaki sıcaklıklarda muhafazasını sağlar.
f) Montaj ekipmanı dahil depolama konteyneri, sütte bulaşmayı engelleyecek şekilde yapılır ve temizlik ve dezenfeksiyonu için kolay sökülüp takılabilir olur.
g) Sıcaklık derecesinin 4 °C’nin üzerine çıkması durumunda, makine alarmlı bir kapatma düzeneğine sahip olur.
ğ) Otomatik satış makinelerinde sıcaklık sensörü olur ve dışarıda göstergesi bulunur. Ayrıca belirli sürelerde kalibrasyonu yapılır. Makinelerdeki sıcaklığı otomatik olarak kayıt eden bir düzenek bulunur.
Ambalajlama ve etiketleme
MADDE 11 – (1) Çiğ sütün son tüketiciye arzı sırasında aşağıdaki bilgiler tüketiciye sunulur:
a) Ürünün adı (çiğ inek sütü ve benzeri).
b) Üretici/işleme tesisi adı soyadı veya ticari unvanı, adresi ve hayvancılık işletme numarası.
c) Sağım tarihi.
ç) Çiğ sütün son tüketim tarihi.
d) En az 1 cm olacak şekilde “ÇİĞ SÜT”, “24 SAAT İÇİNDE KULLANILMALIDIR” ve “KULLANMADAN ÖNCE KAYNATINIZ” ifadeleri.
e) “0°C ila 4°C’de BUZDOLABINDA MUHAFAZA EDİNİZ” bilgisi.
f) Çiğ sütün arzı için izin belgesi tarihi (Ek-3).
(2) Yerel perakendecide çiğ sütün son tüketiciye arzı sırasında birinci fıkrada belirtilen bilgilere ilave olarak perakende kayıt numarası bulunur.
(3) Bağımsız olarak sabit bir yerde konumlandırılmış otomatik satış makineleri için birinci fıkrada belirtilen bilgilere ilave olarak işletme kayıt numarası bulunur.
(4) Hazır ambalajlı çiğ sütün etiketinde birinci fıkrada belirtilen bilgilere ilave olarak net miktar bilgisi ve işletme onay numarası bulunur.
(5) Hazır ambalajlı çiğ süt hariç, bu Tebliğ kapsamında son tüketiciye satılan çiğ sütler için bu maddede yer alan bilgiler tüketicinin kolaylıkla görebileceği bir şekilde bulunur, talep edilmesi halinde bu bilgiler yazılı olarak son tüketiciye verilir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Kayıtların tutulması
MADDE 12 – (1) Süt üreten hayvancılık işletmecisi, Gıda Hijyeni Yönetmeliğinin 9 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen kayıtlara ilave olarak aşağıdaki kayıtları tutar:
a) Günlük olarak bu Tebliğ kapsamında sattığı çiğ süt miktarı.
b) Çiğ sütü sattığı gıda işletmelerinin kayıt numaraları ile her bir gıda işletmesine sattığı günlük çiğ süt miktarı.
c) Bu Tebliğ kapsamında arz edilen çiğ süt satışı ile ilgili her türlü satış belgesi.
(2) Gıda işletmecisi sütü tedarik ettiği ve/veya arz ettiği gıda işletmesi ile ilgili bilgileri ve çiğ süt miktarına ilişkin kayıtları günlük olarak tutar.
(3) Kayıt ve belgeler, gıda işletmecileri tarafından ait oldukları takvim yılının sonundan itibaren en az on iki aylık bir süre muhafaza edilir.
İdari yaptırım
MADDE 13 – (1) Bu Tebliğe aykırı davrananlar hakkında 5996 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre idari yaptırım uygulanır.
Uyum zorunluluğu
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Tebliğ kapsamında faaliyet gösteren işletmeler bu Tebliğ hükümlerine 31/12/2017 tarihine kadar uyum sağlamak zorundadır.
Yürürlük
MADDE 14 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 15 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür.





Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş

25 Nisan 2017 Salı

BURSA ŞENLİK VAR

Bursa'daki dostlar için harika bir şenlik var.Keyifli hasatlar olsun :)



Sevgiyle kalın.
Yeşim Güriş

17 Nisan 2017 Pazartesi

16 Nisan 2017 Pazar

GÜNAYSIN!

Sevgiyle kalın,
Yeşim Güriş

15 Nisan 2017 Cumartesi

EV YOĞURDU FAYDALIDIR AMA PROBİOTİK MİDİR?



Hep aynı şarkıyı ve bir tek o şarkıyı  söylemek,yeni bir şarkı söylememek veya dinlememek bir süre sonra sizi bilmem ama beni sıkar...
Evde yoğurt yaparken her nedense konu mayaya gelince yıllarca aynı şarkıyı söylediğimizin farkına bile varmıyoruz,yeni notalar keşfetmekten kaçınıyoruz.Konu az bilinen probiotikler olunca da ninni söylemekten öteye ne yazıkki geçemiyoruz.
Sütümüzü doğru maya ile uyutacağımıza bazen kendimizi mi uyutuyoruz?
Evet ninniler çok güzel ama onlar bile içlerinde katagorilere ayrılmıyor mu?Beyni en çok uyaran geliştiren anne şefkatinin yanında,hangisi acaba?
https://m.youtube.com/watch?v=ae2edL0CvsM
https://m.youtube.com/watch?v=0DKbbCUG0zo
https://m.youtube.com/watch?v=t894eGoymio
Paketlenmiş gıdaya tabiki karşıyız,bilinçlendiğimiz ve doğru bilgi sahibi olduğumuz andan itibaren
evimize,sistemimize paketlenmiş,işlem görerek form değiştirmiş sağlığımıza zararlı  hiç bir şeyi sokmuyoruz,kimseye de yedirmiyoruz.
En basiti Gündönümü çiftliğinden gerçek yumurta alıyoruz eğer şanslı isek.Evimize karton kutusunda paketlenmiş olarak gelmiyor mu?Yoksa Serdar ve Sarah balkonunuzda mı yumurtlatıyor tavuklarını 👻
Aysuncuğumuzun eşsiz sütleri için salonda inek te sağmıyoruz...Steril bir şekilde şişeleniyor.
Sapla samanı iyi ayırt etmek lazım.
Binbir zahmetle ayrıştırılan probiotik bakterileri kese kağıdına koyup bizlere ulaştırmak gibi saçma bir düşünce olamayacağına göre,tabiki liyofilize yöntemi ile,GDO suz,en saf ve taptaze haliyle sadece minik poşetlere koyarak bize ulaştırılmasına neden bazılarımızca şüpheyle bakılıyor,anlamak mümkün değil.Komşu teyzenin mayasını alırken tırnaklarının temizliğine veya senelerce kullandığımız kötü bakteri yuvası tahta kaşığımıza bakmıyoruz,kontaminasyonla ilgili hiç şüphe duymuyoruz ama steril pırıl pırıl probiotik bakteri sırf paketin içinde diye,NBŞ li,GDO lu,koruyucu madde dolu bir kutu bisküvi ile acımasızca kıyaslayıp bir anda probiotik mayaları market maymunu ürünlerle haksızca aynı seviyeye indiriyoruz!
Lütfen bir durun.Düşünün.Anlayın aradaki farkı ve yapılan haksızlığı.
Endüstriyel paketlenmiş ürün nedir bir daha araştırıp,konuyu tam öğrenmekte fayda var.Bir de eczaneden satın alınan Reflor benzeri probiotik bakterileri suyla karıştırmak gerekirken süte katan ve bu bakterilerin fermente olduğu yanılgısına düşenler var ki burdan bir kez daha uyarmak lazım.Lütfen okuyunuz ve yazılanı uygulayınız ki fayda görünüz...
Her çömlek içinde,tahta kaşık yanında bir parça çuvalın üzerinde sunulan şey gerçekten organik ve sağlıklı mıdır,algı yönetimi nasıl yapılır,sübliminal mesajla neler olduğundan daha iyi veya daha kötü gösterilir bir daha düşünmek lazım...
Isıl işlem görmüş market sucukumsu şey de bir zarın içinde ve nitrat yuvası,fermente has sucuk ta kurutulmuş bağırsağın içinde.Ama ikinin arasında dağlar kadar fark yok mu?O zar olmadan anca köfte olur.?.
Ninniler de güzel ama uyutur insanı.Ufkumuzu açalım,ikinci beynimizi çalıştıralım ve probiotikleri çok ama çok iyi anlayalım.Anlayalım ki prebiotiklerle birlikte tüketirken fermente yiyeceklerle de takviye edip nasıl sağlıklı kaldığımızı hergün gözlemlediğimizde ne kadar doğru yolda olduğumuzu da defalarca idrak edelim.Konunun uzmanlarından sevgili Haydar Yılmaz Beye bir kulak verelim dilerseniz ki ninni türkü formundan çok sesli müzik seviyesine de geçiş yapalım,nöronları çalıştıralım 😉
http://www.dogadanbizim.com

"NORMAL YOĞURT NEDEN EKŞİR ?
EKŞİ YOĞURT PROBİOTİKMİDİR ?
..
İKİ BAKTERİ
Yoğurt oluşumunu sağlayan 2 bakteri Lactobacillus bulgarius ve Streptecoccus thermophilus' tur.
Bu bakteriler sütte birbirlerini geliştirerek hem sütü yoğurt yaparlar hemde kendileride büyür ve çoğalırlar.
Bu 2 bakterinin birinci görevi sütü yoğurt yapmak ,ama diğer ikincil ve önemli görevleride mide ve bağırsaklarda sindirime ve emilime yardımcı olmaktır.
.
Lactobacillus bulgarius ince bağırsağın son kısımlarına kadar canlı olarak ilerleyebiliyor.
Streptecoccus thermophilus ise oniki parmak bağırsağına kadar gidebiliyor.
.
Bu iki bakteri bulundukları alanlarda bir çok yararlı işler yaparlar ancak ,bağırsaklarda geçici olarak kalırlar ve sonra posa ile dışarı giderler.
Mide asidinde ve safra tuzları karşısında güç zaafiyetide yaşarlar.
Koliformlar başta olmak üzere diğer E.colilere karşı bir dirençte gösteremezler.

Yoğurt bakterileri bu bilgiler ışığında probiotik bakteri olarak nitelendirilmiyor.
Yoğurtta probiotik değil..
..
NORMAL YOĞURT PROBİOTİK DEĞİLDİR..!..
.
Nedir bir bakterinin probiotik olmasının kriterleri.
1.Mide asidine ve safra tuzlarına dayanıklılık
2.Bağırsaklara tutunarak kolonize yaşamaları
3.Patojenlere karşı dirençli olmaları ev savaş vermeleri
4.Simbiyotik bir ortam yaratmaları
5.Midede kimyasal sindirimde ve bağırsaklardaki fermentasyonlarda etkin olmaları vib. gibi stratejik görevler.....
Dünya probiotik otoriteleri probiotik bakterilerin kriterlerini bu şekilde belirlemiştir.
Bu kriterler sonucunda probiotik bakteriler eklenerek probiotik yoğurt kavramı ortaya çıkmıştır.
Ev yoğurdu zaten probiotiktir demek , bu bilgiler karşısında çok yanlış bir savdır.
O zaman probiotik yoğurt nedir ...sorularına cevap kalmaz..
..
YOĞURDUN EKŞİMESİ..
.
Yoğurt neden ekşir ?
:
Ekşimenin 2 nedeni vardır !
.
1. Yoğurda eğer bir mikrobik bulaşma olmuş ise yoğurdun yapısı hızla bozulur ve hemen ekşime ,küflenme başlar.
İçinde mikropların hızla çoğaldığı bu yoğurdu tüketmek hastalıklara doğru dolu dizgin koşmak demektir.
.
2.Kimyasal çürüme yolu ile ekşime .
Yoğurt yapısal olarak çok uzun süre dayanabilen bir gıda değildir.
Zayıf bakterilerden dolayı bir müddet sonra yapı çözülmeye başlar ve kimyasal olarak yoğurt değişir.

Bu kimyasal dönüşüm besinsel olarak çürümedir.İçeriğindeki bakterilerin gücü gittikçe azalır ve mikroplar çoğunluğu ele geçirip sayısal üstünlük sağlarlar.
Bu çürümüş yoğurtlarında hiç bir besleyici yanı kalmadığı gibi ,sağlık açısından olumsuzluklar taşırlar.
..
ENDÜSTRİYEL YOĞURTLAR
.
Endüstriyel teknolojik işlemlerle üretilen yoğurtlar iddia edildiği gibi son derece hijyeniktir.

Hatta içlerinde katkı ve koruyucu maddelerde yoktur.
.
Ancak bunlar endüstriyel yoğurdun sağlıklı olduğuna kanıt değildirler.
.
Endüstriyel teknolojik işlemler ;yüksek sıcaklık ve basınçlarla pastörizasyon ile yine yüksek basınçlarla homojenizasyon yoğurdu sağlıksız yapan işlemlerdir.
.
Endüstriyel yoğurt uzun bir süre ekşimeyen ,suyunu salmayan ve yine uzun bir süre küflenmeyen yoğurttur
..
EVDE YOĞURT MAYALAMAK
.
Endüstriyel yoğurda karşı evde yoğurt mayalanması sağlıklı bir tercihtir.
Bu anlamda bir tercihin yapılması için yönlendirme yapılmasıda son derece olumlu bir harekettir.
:
Ancak ev yoğurdunun normal olarak zamanı geldiğinde ekşimesini işaret etmek yerine ekşi yoğurt sağlıklıdır hatta probiotiktir demek çok büyük bir yanlıştır.
.
Büyük bir hatadır.
.
Ekşiyen yoğurtları probiotik diye tüketmeyi tercih edenler bilmelidirler ki bir çok mikrobu,küf ve mantarı vücutlarına alarak en başta candida olmak üzere bir çok mantarları çoğaltmış olacaklardır.
.
Hastalık yapan bir çok bulaşıcı mikrobu alarakta hastalıklara davetiye çıkarmış olacaklardır.
.
PROBOTİKLER ARAŞTIRILMASI VE İNCELENMESİ GEREKEN MİKRO CANLILARDIR
..
ARTIK ZAMAN PROBİOTİKLERİN ZAMANIDIR
..
PROBİOTİK BİLİNÇLENLENME ZAMANIDIR "

Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş

13 Nisan 2017 Perşembe

BAĞIRSAK FLORASI

Ne yersek oyuz.
Tükettiğimiz besinlerin bizi tüketmemesi için dikkat etmemiz gereken çok şey var.
Konu dipsiz kuyu gibi ama araştırdıkça çok faydalı bilgilerle donanıp,uygulamaya geçtiğinizde fark yaratmak kadar doyurucu bir keyif te yok hani.
Türkçesini bulamadım ama paylaşmadan da edemeyeceğim.
Geleneksel yöntemlerle hazırlanan yiyeceklere modern yaşam aldatmacasıyla burun kıvırdığımızda başımıza gelenler ve gelecekler çok ürkütücü.Sarımsağı havanda dövmekten kaçınan kişi neleri kaçırdığını da aslında ıskalamakta,yorulmadan blendırda bir dakikada paramparça olan şifasını yitirmiş lahana,dakikalarca elle doğranan lif deposu lahanaya gıpta ederken,biz hala tembelliğe övgüler düzelim.
İkinci beynimiz bağırsaklarımıza çok iyi bakmamız lazım çoook.


Sevgiyle kalın.
Yeşim Güriş

9 Nisan 2017 Pazar

8 YIL ÖNCE PDA


Bir pazar sabahı yayınlanmıştı PDA ile ilgili yazımız.Biraz nostaljiye ne dersiniz.
Sevgiyle kalın.
Yeşim Güriş

AKŞAM | PAZAR | 02 AĞUSTOS 2009, PAZAR
Gökten üç pembe domates düştü 1500 kişi paylaştı

Üç hediye domatesle başlayan bir hikayenin sonunda bugün 1500'ü aşkın kişi balkonlarında ve bahçelerinde pembe domates yetiştiriyor, deneyimlerini blog'larında paylaşıyor. Pembe Domates Ağı size de yakın...

İçi beyazlaşmış, sert, kokusuz ve tatsızlığından 'odun' yiyormuşuz hissi veren laboratuar domateslerinin pazarları ele geçirmesinden beri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir tür var; pembe domates. 2005 yazında bu türle tanışan Avniye ve Mehmet Tansuğ'un girişimleriyle kurulan Pembe Domates Ağı sayesinde bugün 'balkon tarımı'yla pembe domates yetiştiren 1500'ü aşkın kişi bulunuyor. Ağın sözcüsü, turist rehberliği yapan Yeşim Güriş'ten, pembe domates tohumunun Türkiye'deki en önemli kaynağının 50 yıldır Hafize Baliç'in Çerkezköy'deki bahçesi olduğunu öğreniyoruz. Belki duymuşsunuzdur, domatesin hikayesi ilginç. Anavatanı Amerika'dan zaman içinde tüm dünyaya yayılmış ve farklı renklere, biçimlere evrilmiş. Sebze mi meyve mi olduğu tartışılırken vaktiyle mahkeme kararıyla sebzelik statüsüne kavuşmuş. Aslında ABD'li tüccarlar o yıllarda (19. yüzyılın sonları) gümrük yasasının meyveye tanıdığı vergi indiriminden yararlanmak için domatesi meyve statüsüne almak istiyorlarmış ama bu yöndeki tüm bilirkişi raporlarına karşın yargıç, 'meyve olsaydı yemekten sonra yenirdi' diyerek domatesi sebze ilan etmiş. İNCE KABUKLU, NARİN, LEZZETLİ... Pembe domatesin Türkiye'ye balkan göçmenleriyle yayıldığını söylüyor Güriş. Bugün seyrek de olsa Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yetiştiriliyor. Özellikleriyse şöyle; ince kabuklu, çok narin ve bir o kadar da lezzetli. Bugünün raf ömrü artırılmış laboratuar domatesiyle karşılaştırırsak, 'günümüzde her şey üretildiği yerde tüketilmediği için pembe domates bu yarışta haksız rekabet sonucu yaya kalmıştır' diyor Güriş; 'Köylü onu pazara götürene kadar ince kabuğu yırtılır, sulu içeriği dışarı çıkar, bu yüzden ekonomik ömrü kısadır. Aynı nedenle artık çiftçiler tarafından ekilmemektedir. Nesli tükenme tehdidi ile karşı karşıyadır. Oysa bir kere doğal pembe domatesten tadan bir kişi bir daha asla evine o konvansiyonel tarım ürünlerini sokmak istemez! Hem sağlık hem verdiği keyif açısından pembe domates hiçbir şeyle kıyas edilemez.' Avniye ve Mehmet Tansuğ çifti 2005 yılında arkadaşlarından, anneleri Hafize Baliç'in yetiştirdiği üç domatesi hediye olarak almışlar ilk kez. Tohumlarını kurutup saklarken bir yıl sonra arkadaşları o tohumlardan balkonda ya da bahçede pembe domates yetiştirebileceklerini söylemiş ve her şey böylece başlamış. Üç domatesten 100'e yakın fide çıkmış ve onun tohumlarını arkadaşlarına dağıtmaya başlamışlar. Bir süre sonra işin püf noktalarını paylaştıkları, yetişen domateslerin neredeyse her gününü aktardıkları web günlüğünü açmışlar. Arkasından da büyük bir ilgiyle karşılaşmışlar ve 100-150 üyeden oluşan Pembe Domates Ağı (PDA) böylece hayata geçmiş. PEMBE DOMATESÇİLERE TİCARET YASAK Bugün üye sayısı 1500'ü aşan ağa katılmak için hazırladıkları manifestoyu kabul etmek şart; buna göre tohumu elde edince temiz toprak ve doğal yöntemlerle yetiştirmek ve tekrar elde edilen tohumları herhangi bir ticari amaca sapmaksızın PDA içinde karşılıksız paylaşmak gerekiyor. Aksi saptandığında üyelik düşürülüyor. Eğer kabul eder ve ağa katılırsanız ilk tohumlarınızı almak için tohum paylaşım zamanını, yani ocak-şubat aylarını beklemeniz gerekiyor. Peki, balkonunuzda pembe domatesi kolayca yetiştirebilir misiniz? 'Doğal pembe domates, bir balkonda yetiştirilebilecek en zor şeydir' diyor Güriş, 'ama sevginizi katarsanız mümkündür.' Tohumdan domatese geçen 90 gün boyunca karşılaşabileceğiniz her türlü zorluğun üstesinden, web günlüğü pembedomates.blogspot.com sayesinde gelebilirsiniz. Korkutmak gibi olmasın, 'ben de başarabilirim' diyorsanız üye olmak için de aynı günlükteki ya da www.pembedomates.org adresindeki kısa formu doldurmanız yeterli.
PEMBE DOMATES GDO'YA KARŞIPembe Domates Ağı'nın amaçlarından biri de genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) karşı insanları bilinçlendirip ortak bir tavır geliştirmek. Yeşim Güriş, GDO'ların daha az emek ve riskle daha çok para kazanma hırsından doğduğunu ve kısa sürede büyük şirketlerin tehlikeli biçimde bu alanda tekelleştiğini söylüyor. GDO'ların Türkiye'deki durumu nedir? GDO'lar halihazırda Türkiye'de yasak ama ülkemizde bir ürünün GDO'lu olup olmayacağını anlayacak bir laboratuar yok. Mesela Güneydoğu'da ve Trabzon'da bazı yabancı tohum firmaları ne olduğu bilinmeyen tohumlar dağıtmıştır çiftçiye. Trabzon'da tohumdan çıkan mısırı hayvanlar bile yememiştir. Yeterince denetim yapıldığını söylemek zor. Türkiye'de var mı yani GDO'lu domatesler, mısırlar? Sadece onlarla bitse iyi. GDO'lu ürünler her yerdeler. Bebek maması da dahil 1600'den fazla işlenmiş gıdadan bahsediyoruz! Yediğiniz çikolata ya da mısır cipsi paketinin üzerini okuyun. Tabii ki büyüteçle. Kimse almaz diye GDO yazamıyorlar ama soya lesitini, mısır şurubu, fruktoz, glikoz gibi genetiği değiştirilmiş organizma dolu her paketin içi. 'Ama bu GDO'lu' derseniz haksız rekabetten mahkum olursunuz. Diyelim ki GDO devi Amerika'dan mısır ithal ettiniz. Gümrükte 'bunlar GDO'suz' demeniz yeterli oluyor, ne laboratuar var ne de bizi buna karşı koruyacak bir biyo-güvenlik yasamız.Çok mu tehlikelidir bu ürünler? Mesela henüz geçen Mayıs ayında 'MON 810' kodlu GDO'lu mısırların ekimi Almanya ve birçok Avrupa ülkesinde yasaklandı. Hayvan yemi olan bu mısır, hayvanların sağlığına zararlı bulundu. Viyana Üniversitesi son olarak bir rapor yayınladı GDO'lu yiyecekler kısırlığa neden oluyor diye. Alerjiye, astıma, antibiyotik direncine neden olduğu da deneylerle belirlenmiş. Tohumculuk yasası ve biyo-güvenlik yasa tasarısı konuşuluyor bu sıralarda, nasıl bir yasadır bu? 2006'da çıktı bu yasa, 2011'de yürürlüğe girecek. Bu yasanın 5. maddesine göre ancak kayıt altına alınmış tohumlar ekilebilecek. Tohumuna patent alamayan çiftçi, ticari amaçla kendi geliştirdiği tohumunu satamayacak, aksine davranan çiftçiler ceza alacak. Böylece tekellerin ürettiği tohumlar bütün piyasayı ele geçirirken Anadolu'daki binlerce türün yok olmasının önü açılacak. Bu yönetmelik yüzyıllar boyunca ıslah edilerek günümüze kadar ulaşmış doğal türler üzerinde bireysel hak sahipliğinin önünü de açacak. Bir de en çok endişe ettiğimiz tohumun kilitlenerek patentlenmesi. Kısırlaştırılmış tohumu ancak bir yıl ekebiliyorsun, ertesi yıl tekrar aynı şirketten alman lazım. Tekellere bağımlılığı artıran, tarımın sonunu getirecek bir durum: Peki, biyo-güvenlik yasası nedir? Çıkacak olan biyo güvenlik yasası ise hala ayrı bir muamma. Tüm yetkililerden rica ediyoruz; en büyük GDO üreticilerinden Arjantin'in bile okuyup 73 sayfa eleştiri yazabildiği ve ısrarla GDO karşıtı kişi ve kurumlara tüm taleplerimize rağmen gösterilmeyen yasa tasarısı acilen kamuoyuna açıklansın.

EYÜP TATLIPINAR

http://www.aksam.com.tr/2009/08/02/haber/pazar/322/gokten_uc_pembe_domates_dustu_1500_kisi_paylasti.html

6 Nisan 2017 Perşembe

LAVMAN,MUKOZA,BİFİDOBACTERİUM



Gereksiz yere lavman yapanlar yada mecburen yaptıranlar,antibiyotik bağımlıları yada kullanmak zorunda olanlar ,Sevgili Haydar Yılmaz Beye bir kulak verin lütfen.
Yıllarca uğraşıp didinip binbir güçlükle kazandığınız paraları kasanıza koyduktan sonra büyük bir sel felaketi ile hepsini bir anda kaybettiğinizi hayal edin.Herşeye tekrar başlamamız gerekir.Maddi olarak oldukça yıkıcı ama telafisi mümkün.
Bizim ikinci beynimiz ki ruh sağlığımız dahil sayısız konuda söz sahibi olan bağırsaklarımızdaki yararlı bakterileri antibiyotikler ve lavman yolu ile bir anda kaybetmek te çok yıkıcı.Ama konu sağlığımız olunca  telafisinin de mümkün olması çok moral verici.Haydar Yılmaz Bey bize bir çıkış yolu sunuyor.Bakın aşağıdaki yazısında neler demiş:

" MUKUS ....SÜMÜKÜMSÜ TABAKA ...
:
Kalın bağırsaklardaki koruyucu bir tabaka vardır .
Buna mukus deriz :Sümükümsü bir tabakadır .
Probiotikler,Prebiotikler ve Kolajen ile örülmüşlerdir.
Bağırsak temizliği diye bu az veya çok olan mukus tabakası sökülüp dışarı atılır
Lavmanlar ve lavman uygulamalarındaki kimyasallar ile .
Amaç bağırsak duvarını kaplayan MUKUS tabakasını güçlendirmek ise probiotik & Prebiotik & Kolajen beslenmede temel olmalıdır.
Bu güçlü koruyucu tabaka öncelikel deliklerin ve geçitlerin kapatılıp bağırsak geçirgenliğinin önlenmesini sağlayacaktır.
Sonra normal zamanlarda olduğu gibi kalın bağırsak en önemli görevi olan detoks işlemini yapar.
Bifidobacterium bakterileri hem kalın bağırsaklarda hemde böbrek ve karaciğerlerde toksinlerin sökülüp atılması ve dışarı gönderilmesinde doğal işleyişi sağlarlar
.
 Ben probiotiklerin beslenme ile alınmasını öneriyorum
Ağız,yemek borusu,mide ,ince bağırsak ve kalın bağırsak bu doğal seleksiyondur.
Bu organlarımızda ve dokularda bir yapılanmayı es geçmek bana göre doğru değil.
Sadece ve sadece kalın bağırsağı temizlemek ,sadece kalın bağırsağa odaklanmak yanlış bana göre
Metabolizmanın kendi kendini temizlemesinin kuruluşunu sağlamak lazım
Diğerlerinin hepsini PALYATİF buluyorum
Dışkı nakline kadar giden arayışlar yerine ,daha fazla çeşitte ve daha fazla sayıda probiotik gıda alınmalıdır.
Bir probiotik gıdada alınan sadece probiotik bakteri değildir.
Fermentasyon sürecinde oluşan antimikrobiyal maddeler ,lantibiotikler,bakteriyosinler ,dirençli karbonhidratlar,sentezlenmiş proteinler v.b. gibi.
Hala probiotik gıdaların önemsenmemesi,küçümsenmesi ..probiotik bilinçlenmenin önünde ciddi bir engeldir şahsi görüşüm.
.
Probiotik destek ürünlerininde bu anlamda probiotik gıdalara tercih edilmesinin çok yanlış olduğunu altını kalın çizgiler ile çizmek isterim :
Probiotik destek ürünleri bir veya iki kere kullanılıp bırakılacak ürünler gibi sunuluyor :
İlaç algısı gibi sunuluyor .
Oysaki ben probiotik gıdaların sofradaki yerinin ölünceye kadar süreceği bir beslenem biçimi öneriyorum.

http://www.dogadanbizim.com

Sevgiyle kalın,sağlıklı kalın
Yeşim Güriş