13 Mart 2017 Pazartesi

TOHUM NESİN 1?



Miniminnacık,değil kuştan,tüyden de hafif ama gel gör ki o ufacık tohumun içinde neler gizli,neler saklı.İnsanoğlundan çok önce başlamış yaşam mücadelesi.

(Bizler 6 milyon yıldır buralardayız.En eski insan fosili  Lucy'nin 30 km kadar ötesinde bulundu.Taş çatlasa 2,8 milyon yaşında.
http://www.evrimagaci.org/makale/61
İlk çiçekli bitkiler ise 200 milyon yıl önce evrimleşmeye başlamış.
http://www.evrimagaci.org/makale/169
En eski kapalı tohum fosili 164 milyon yaşında.İlk çiçekli bitkilerin atası.)

Neden bilge tarımda diretiyoruz,neden kadim dost,atalık tohumlar yasaklanmasın diye uğraşıyoruz,sanırım yukarıdaki sayılarla kıyaslanma yapıldığında bile oldukça aşikar...


Emekli oldunuz,taşındınız hayalinizdeki bir sahil kasabasına.Manavı bakkalı yüksek teknoloji ile google hazretlerine sorsanız dahi,en iyi ekmeği kim yapar,hangisi mis gibi kokar,hangi çay bahçesinde karbonatsız çay yapılır,havadaki o üç bulut ne demek,rüzgar mı ayaz mı ne olacak,fırtına ne zaman gelecek,bunu ancak orada yıllardır yaşayan,bu bilgileri tecrübe ile sindirip yorumlamış olan,oranın yerlisine sorup,doğru cevapları alabilirsiniz.Teknoloji de bir yere kadar.Ayrımına iyi varmak lazım.
Tohum da bulunduğu coğrafyada tüm doğa şartlarına uyum sağlayarak,engin tecrübesi ile bize yaşamı sunar.Yaşadığı onca deneyim toprağa düştüğü ilk günden bu yana gen gen işlenir,korunur.Taaa ki birkaç aç gözlü insanoğlu,insanın sağlığını korumak yerine,market rafında yumuşamadan uzun süre dayansın şu domates te,patron çürüklerden para kaybetmesin,endüstriyel tarım yapanlar,tarladan markete fire vermeden getirsin diye o güçlü tohumun bilge DNA sına tecavüz ederler.GDO'ya karşı olanları bağnazlıkla suçlayıp tabi Minarenin kılıfını da hemen hazırlarlar.Dünya açlıktan kırılıyor,dünyayı bir kurtaracağız.Siz bizden daha mı iyi bileceksiniz fırçası da hemen ardından gelir.Tabi biliriz.Her gün çöpe atılan tonlarca yiyecek için neden uğraşıp bir çözüm bulmuyorsunuz ki açları misli misli doyuracak kadar yiyecek varken?İnsülin de tamamen GDO teknolojisi ile üretilip şifa verirken karşı çıkan  yok ki.İyi ile kötüyü,kimin için iyi kimin için kötüyü
birbirinden çok iyi ayırt etmemiz lazım.GDO lu besinler,market sahibi veya üretici için iyi demek,bunu satın alıp beslenenler için KÖTÜ ise nasıl bir faydadan söz edilebilir ki?
Şu aşağıdaki alıntıyı okuduğunuzda size de bir gülme,ya sabır eşliğinde çocuk mu kandırıyorsunuz  düşüncesi gelmiyor mu aklınıza,rica ederim!Domates zaten çok lezzetli ve sağlıklıdır.Sorun ne zaman yenildiği ile ilgilidir.Tabiki yazın tüketildiğinde tadına doyum olmaz.Yapayları gibi Mikro besin açlığına sebep olmaz.Mevsimsizleştirmek en büyük hatadır.Kışın domates yemediği için ölen insan gördünüz mü hiç!Ama bu estetikli yapay şeyleri yiye yiye kronik hastalıklardan sürünerek ölen malesef çok olacak.Doktorlar bas bas bağırıyor,sebzenizi meyvenizi mevsiminde tüketin diye,neden acaba?Çok mu eski kafalılar!1960 larda DDT yi oda parfümü (ki bu da kansorejen) fıs fıs sıkınbirşeycik olmaz diyenler yıllar sonra ölümcül sonuçlarını görüp,ay pardon hata yapmışız derken ve bunun gibi bizleri deneme tahtasına çevirmekten hiçbir zaman gocunmayan,tanrıcılık oynamaya meraklı aç gözlü yüksek egolar olduğu sürece tabi ki araştıracağız,öğreneceğiz ve kendi seçimlerimizi yapacağız ki yaşam sürsün,milyon yıllık tecrübesini bize naifçe sunan tohum gelecek kuşaklara sağlıkla sunulabilsin.Buyrunuz okuyunuz!

""Öncelikle çoktan hepimizin mutfağına giren domatesi ele alalım. 16. Yüzyılda Amerika’nın keşfi ile beraber tanıştığımız, Güney Amerika’da yetişen yeşil renkli, zeytin büyüklüğünde, tadı pek de hoş olmayan bir bitkiyken, yüzyıllar boyunca yapılan genetik seçimlerle tadı daha güzel, rengi kırmızı, büyüklüğü hemen hemen bir elmaya ulaştı. Genetik değişiklikler yapmak mümkün olduğunda ilk denemelerde domates üzerine yapılmaya başlandı. Genetik modifikasyon mümkün olmadan hemen önce “organik” domatesin nasıl tarlalardan soframıza geldiğini öğrenelim. Domateslerde polygalakturanaz (polygalacturonase) adlı bir enzim, domateslerin olgunlaştıktan sonra yumuşamasına sebep olur. Bunun için domatesleri daha olgunlaşmamışken toplarlar, transfer aşamasında olgunlaşırlar, ancak erken toplandığı için tadı henüz domatese benzemediğinden yapay olarak tatlandırılırlar. Yani “organik” domates dediğimiz yiyecek aslında kimyasallarla tatlandırılmış ham domatesten ibaret. Bu işlem uygulanmadığı zaman bahsettiğimiz domatesin doğal yapısında olan enzim domatesin yumuşamasına sebep oluyor. Genetik metotları ile bu enzimin üretilmesini sağlayan genleri inhibe edilen domatesler, olgunlaşana kadar dalında kalıp doğal tadına kavuşuyorlar, daha sonra koparılıp günlerce transfer sürecinde de sertliklerini koruyorlar.
Bununla beraber domates üzerinde, besin değerlerini artırmayatadını 
güzelleştirmeyehaşerelere dayanıklı hale getirmeye yönelik çalışmalarda sürüyor.""
Söylenecek söz çok ta...Daha sonra devam ederiz.Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder