22 Mayıs 2009 Cuma

NERDEN NEREYE,ERZURUM'DAN ANİ'YE














http://picasaweb.google.com.tr/lh/sredir?uname=yesimciim&target=ALBUM&id=5338722077235982353&authkey=Gv1sRgCNem-oP44b7H0AE&authkey=Gv1sRgCNem-oP44b7H0AE&feat=email



Adım adım Anadolu.Yazacak şey çok ama ikibin küsur metrelerde oksijen azlığı ciddi yorgunluk olarak kendini hissettirmekte.Oksijen borçlanması had safhada.Esneye esneye bir hal oldum.Deniz seviyesinde yaşamaya alışkın bünyem onca yıldır spor yapıyor olmama rağmen zorlanıyor.Ama öyle güzel insanlarla tanıştım ki,hemen sizlerle burada paylaşmak isterim.Yakutiye ve Çifte minareli medreseden sonra grubu otele yerleştirip hemen peynir üretici ve toptancılarının olduğu bölgeye geçtim.Konuştuğum ve incelediklerimin arasında geleneksellikten kopmadan çağın nimetlerinden yararlanmayı bilen ACAR süt mamülleri en aklıma yatan oldu.Detaylı bir şekilde tur bitimi anlatacaklarımın arasına giriverdiler hemen.Tabi Erzurum'a gelipte bu işin patentini bile almış olan Koç Cağ kebapta yememek olmaz!Üstüne de güzel bir kadayıf dolması...Gece yağan sağnak Palandöken dağlarından binbir renkte ve ahenkte kokuyu da beraberinde getirip yeknesak otel odamı bir anda bayram yerine çeviriverdi.Aklım yine bizim Evliya Çelebi'de...

Bizim senemizde atlar Temmuz ayında çayırda iken bir gürültü, bir şimşek, tipi, boran ve yağmur yağınca bütün atlar boşanıp Erzurum sahrasında olan Umudum Köyü'ne, Kane ve Gez Köyü'ne kadar dağılıp serseri gezdiler. Kış böyle sert olur.
Hatta insanların dilinde darb-ı meseldir ki bir dervişe:
-Nereden gelirsin, derler,
-Kar rahmetinden gelirim, der.
-O ne diyardır, derler;
-Soğukdan 'Ere zulüm' olan Erzurum'dur, der.
-Orada yaz olduğuna rast geldin mi, derler. Derviş der:
-Vallahi 11 ay 29 gün sakin oldum, bütün halkı yaz gelir derler, amma görmedim, der.
Hatta bir kere bir kedi bir damdan bir dama atlarken aralıkta donup kalır. Sekiz aydan sonra bahar gelince, anılan kedinin donu çözülüp "mırnav" deyip yere düşer. Bu da lâtife şeklinde anlatılan bir darb-ı meseldir.
Gerçekten, bir adamın eli ıslak iken bir demir parçasına yapışsa derhâl donup elinden demiri ve demirden eli ayırmak mümkün değildir. Eli, demirden bin ah vah ile kurtarsa bile eli ayasının bir kısım derisi âhıyla demirde kalır.
Azak diyarında ve Deşt-i Kıpçak'da erbain (Kırk gün devam eden kara kış) ve zemherir (şiddetli soğuk, kış) geçirdik, böyle keskin kış görmedik. Ancak halkı gayet sağlam vücutludur.



Ertesi gün Ani'de harika bir zeytinyağı yapılan 12.yüzyıl bezirhanesinde şahinleri seyrettim.Bazalltan kocaman bir pres taşı hemen yanındaki Ocaklı köyünde bir duvarın parçası oluvermiş bile...

Akşam Ağrı Dağı tüm ihtişamı ile bizi karşıladı.Çiriş otu çorbasından iki tas iyi geldi.Çirişotu (Alm. Affodill (m), Fr. Asphodele (m), İng. Asphodel. Familyası: Zambakgiller (Liliaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Batı ve Güney Anadolu.)Biraz da çiriş kavurma...Anti tümör etkisi kanıtlanmış yokolma tehlikesi ile karşı karşıya bir başka nimet.


Sevgiyle kalın.
Yeşim Güriş






2 yorum:

  1. çiriş eskiden ayakkabı imalatında çok kullanılan bir yapıştırıcıydı. benim eski mesleğim. ama gelişen teknoloji, farklı ürünler şimdi pek kullanılmıyor galiba. toz halindeydi suyla karıştırılıp kullanılırdı. bulaştığı yerden de kesinlikle çıkmazdı. eski günleri hatırladım. sayenizde.

    YanıtlaSil
  2. Evet Doguda hala yapıştırıcı olarak kullanılıyor kullanılıyor.Bense yemeyi tercih ediyorum çünkü içinde bol miktarda İNÜLİN var.

    YanıtlaSil