Bizim kızlar malum Bulgar göçmeni.Aklıma esti atladım arabaya daha önce hiç gitmediğim İğneada'ya gittim geçenlerde!Önce Kıyıköy'e uğradım,eh manda yoğurdu yemeden olmaz hani!Hava aşırı poyraz olduğu için pavurya yoktu bende yılın ilk çingene palamudu ile idare ediverdim!Yukarıdaki Karadenize'e kavuşan dere resmini de Kıyıköy'de bir tepeden çektim.Rif akıntısı burdan bile belli oluyordu,aman ha özellikle yüksek dalgalı ve aşırı rüzgarlı havalara dikkat!
İstanbul Edirne otobanından Çerkezköy çıkış,Saray üzeri yol sadece iki saat sürdü.Dupnisa mağarasını görmek için yolu uzatıp Vize-Demirköy üzeri geze geze sonunda boy boy pembelerle buluşmak sonsuz keyif verici idi.Bulgaristan sınırının dibinde dünya tatlısı insanlar tanıdım,pembelerle tanıştım.PDA'yı duyunca çok sevindiler.Şehirli insanların onların sevgilisi pembe kızlara bu kadar çok eğer vermeleri onları da gurulandırdı sanırım.İğneada minicik bir yer ama pembeler açısından bakarsanız kocaman bir kütüphane gibi.Bahçesinden resimler paylaştığım Davut amca çeşit çeşit domates yetiştiriyor.Grupta da bir ara konuştuğumuz uzun pembe bir domates cinsi var.Sırık kesinlikle değil.Acaba bu oturak pembe cinsi olabilir mi?İki adet koparıp tohumlarını saklamak üzere diğer sebzelerin yanına koyuverdim tabi!Bir de resim ekledim bilen var mı bu cinsi diye.
Hafta içi olunca kalabalık ta az oluyor.Tenha plajın ve domates tarlalarının keyfini çıkarmakta bendenize düştü!Daha uzun kalmayı planlıyordum ama olmadı.Bu güzel beldede tek üzücü olay kaldığım yerdi.Sahilde kumsalın ortasında dalga sesleri ile uykuya dalmayı hayal ederek seçtiğim Muratcan motel maceram kelimelerle anlatamayacağım kadar rezaletti.Aman ha deyip orası hariç herkese İğneada'ya gitmeyi öneriyorum.Yerel halk evlerini apart otel gibi kiralıyor.80 lira civarı iki üç odalı mutfaklı yerler var ama temiz olanı bulmak lazım.İDO denizotobüs servisi başlatacakmış yakında.Sahilde nerdeyse on yıldır bitirilemeyen göreceli lüks otelin bu yıl tamamlanmasını bekliyorlarmış!
Olur da oralara giderseniz meydandaki İğneada Restoran'da balık yemeyi ve işleten çiftle tanışmayı sakın atlamayın.Sadece pembe domates değil yerel domatesle yaptıkları söğüş salata mükemmeldi.
Cumartesileri köylü pazarı kuruluyor.Kaçırırmıyım!Bulgarileri kilosu üç liradan aldım.Tohumlar gruba dağıtılmak üzere kurutulmaya,eşsiz lezzet ise hooop mideye!İstanbul'a pek gelmeyen Bursa yarma şeftaliden bir kasa ve hiç beklemediğim anda karşıma çıkan son kara kirazlar!Cumartesi eve dönmek sadece üç saatimi aldı ama şeftalilerin kokusu için bin kilometre daha sürmeye razıyım!
Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder