22 Mart 2009 Pazar

VAROLMAK BİLE YETER!





















Hava yağmurlu kimin umurunda.Benim içim de güneş çoktaaaan doğmuş...
Dün sabah erkenden minikleri şaşırttım.Yeni karyolalarına geçtiler.Dilerdim ki hepsininki gökkuşağının ayrı bir rengi olsun ama onları en sıcak tutacak siyah.Zaten büyüdükçe ciddi renklere geçen insanlarımız gibi,şimdiden koyu renklere alışmaya başladılar!Ben onları şaşırtırken onlar da beni şaşırttılar!Günlerdir sabırla beklediğim 10 bıcırdan 2'si de nihayet uyanmış!!!Tam bayram havası esti evde!Böyle bir günde tohum ekilmez de ne zaman ekilir!Hemen 10 tane daha çimlendirmek üzere viyollere konuldu ve üzerleri 3mm. organik torfla örtüldü.Biraz su fısfıs,şapkalarını da taktık mı tamamdır!
Sonra verelini yumurta dikme macerası.Bu sene kendimle gurur duydum çünkü sadece 4 dakikada becerdim!
Sizinkiler ne alemde?
Öğlen, FSDostlarımla Hamov'da buluşup nefis yemekler tattık.Defne Koryurek ve Ahmet Örs Beyle GDO üzerine konuştuk.Topik yedik.Mükemmeldi.Ben ilk defa dalak dolması ve çorbasını tattım Vedat Milor'un NTV'deki programında öğrendiğim.Güzel ama benim için fazla ağır,hergün yiyemem.Kocaman kocaman midyeleri nerden buldularsa,yaprak sarma gibi,onlar da nefisti,hafif ezik ve iç malzemesi bol.Tam ağzıma layık!Tarama anlatılır gibi değil,babaannemin ki ile yarışabilir,rahmetli duymasın!Dilimin üzerinde denizden köpük köpük bir dalga gitti ve geldi...Füzyoncular ve moleküler mutfakçılar kızacak ama bu hissi vermek için çok araştırmaları lazım.Sır sadece tatta gizli değil...Rengin ve homojenitenin varlığı bir yana,dilin üzerinde kayarak, her tat duyunuza usulca dokunan köpük kadar hafif ama limon zeytinyağı birleşmesiyle de bir o kadar da yoğun,ağzınıza aldığınız heran ben buradayım dedirten bir tarama...Ellerine sağlık yapanların da bu reçeteleri bulunduğumuz anın ötesine taşıyanların da...
Ne zaman eski bir reçete tatsam lezzetin ötesinde bir haz alırım.Belki de,diyelim MS. 538 yılında,tıpkı 2009'da benim yaptığım gibi,bir insan Haliç'in kıyısında denize karşı benzer bir tarifi,limon yerine garumla veya sirke ile o turuncu boncuk boncuk yumurtaları saatlerce dövdü.Ta ki o eşsiz lezzeti yakalayana kadar...
Pembe domatesi korumak ne kadar önemli...Ve diğer henüz yitmemiş herşeyi...

En başta hep ama hep SEVGİYİ...

Eve geldiğimde sevgili çiğ yumurtam hala ayakta idi!
Bu sabah yine yüzümü bile yıkamadan doğru salona.Yumurta dimdik yeni tohumlara gözcülük etmeye devam ediyor.Bir bıcır fazla sudan Temel Reis'in Safinaz'ını bile geçmiş!
Taze kereviz sapları incecik doğranır.Kavuniçi köy yumurtası,üzerine biraz deniz tuzu çekip,çok az da karabiber,çırpılıp içine fıstık yeşili saplar hemen kızmış tavaya azıcık soğuk pres Edremit zeytinyağı.Yanına da ev yapımı kara ekmek keten tohumlu.Bir çay kaşığı silme Seylan tarçını bir bardak kaynar su ile karıştırılır.En son bir kaşık kestane balı...Kilosu 100 lira değil 1000 lira olsa ne yazar (olmasın tabi!!!)Bu acımsı mucize,beni tüm gün gülümsetmeye yeter!
Arılar,kestane ağaçları,iyiki varsınız.Varolmak,varolduğunun farkındalığında olmak,çok güzel...

Sevgiyle kalın.Yeşim Güriş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder