yazilarini zevkle ve merakla okuyorum hayatta kalabilmek icin hayatta olan tum canlilara saygi duymak ve onlari kendi canimiz gibi korumak bazilarimiza neden zor geliyor anlamiyorum senin tohum siirini okuyunca doganinda insanlarin hoyratligina ve acgozlulugune isyanini kendi isyanim gibi hissettim tesekkurler yesim duyarliligin icin tum canlilara acik sevgi merhamet dolu kocaman yuregin icin sevgiyle kal
Bizler "Pembe Domates Ağı" (PDA) üyeleri olarak; Başta; Anadolu'nun en değerli ve en has ürünlerinden olan, yok olmasını önlemek ve daha önceleri olduğu gibi, günümüzde de kuşaktan kuşağa aktarılan "doğal döngüsünü sürdürmek" amacıyla "Evladiyelik ('Heirloom') Pembe Domates"in 4 yıldır yeniden üretilmesine çalışmaktayız. Bizler profesyonel tarım uzmanları, tarıma dayalı ticaret erbabı ya da çiftçi değiliz. Bizler, geniş bahçeleri olmasa da balkonlarda ve saksılarda "kentte tarım" yapılabileceğini gören ve bunu deneyerek başarmış, İnternet üzerinden iletişim kurarak bir toplumsal ağ kurmuş, duyarlı kentlileriz. İçimizde az sayıda olsa da Pembe Domatesi bahçe ve tarlasında yetiştirenler de var. Bir rastlantı sonucu fark ettiğimiz ve balkonda yetiştirdiğimiz ilk doğal pembe domateslerin tohumlarını da kendi aramızda ve "karşılıksız paylaşarak aynı yöntemlerle sürdürülmesi koşuluyla" neredeyse tüm Türkiye'ye yaymış bulunuyoruz. Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, İsveç, Bulgaristan, Rusya ve daha birçok ülkede lezzeti ve bozulmamış niteliği nedeniyle yüksek değere sahip olan Pembe Domates, tohum paylaşımı sayesinde, kendi yeniden topraklarında değer kazanmış önemli bir tarım ürünüdür. Özellikle "Heirloom" yani genetiği ile oynanmamış, doğal tarımla üretilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan tohumlar, endüstriyel tohumlara nazaran kat be kat değerlidir. Ülkemizde tıpkı Pembe Domates gibi çeşitliliği ve değeri çok yüksek olan 3 bin'den fazla “endemik”; “kendine has”, tarımsal bitki türü ya yok olmuş, ya da yok olmağa mahkûm durumdadır. Yüzyıllardan bugüne, hiçbir bozulmaya uğramadan çiftçilerin çabalarıyla tarımda "üretilebilirliğini" sürdürmüş bitkilerimizin yok olma fermanı sayılan "TOHUMCULUK YASASI"nın 2011'den itibaren yürürlüğe sokacağı 5. Maddesi ancak 'kayıt altına alınmış tohumların' ekimine olanak tanıyacak. Tohumuna patent alamayan çiftçiler ise, tekel durumundaki uluslararası şirketlerin insafına terk edilecek. 2011'den itibaren kayıt altına alınmamış tohumluklarını satan köylüler, ağır para cezasına çarptırılacak ve el konulan ürünler imha edilecek. Böylece Anadolu'nun zengin türleri doğallığını yitirecek. Bu gidişe “dur” demek gelecek kuşaklara karşı en büyük sorumluluğumuzdur. Ayrıca, şu sıralar tartışılmakta olan ve yürürlükteki 31/10/2006 tarih ve 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu'na dayanılarak çıkarılması planlanan "Bitki Genetik Kaynaklarının Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik" taslağında yer alan, "Tohumların Kayıt Altına Alınması" koşulu, bu ülkenin tarımına vurulabilecek büyük bir darbe niteliğindedir. Çünkü tohumunu kayıt altına aldırmayan çiftçinin kaderi, "ıslah yetkisi"ni elinde bulundurarak, tohumculuk alanında faaliyet gösteren, çoğunluğu yabancılara ait şirketlere terk edilmektedir. Yönetmelik, doğal türler üzerinde bireysel hak sahipliği mekanizmasının önünü açmaktadır. Oysa yerel ve doğal türler, binlerce yıl kuşaktan kuşağa devredilen "geleneksel ıslah çalışmaları" sonucu ortaya çıkmış, küçük çiftçilerin ortak emeğinin sonucu gelişmiş tohumlardır. Bu topraklarda yüzyıllardır, insan emeğiyle tamamen doğal ortamında oluşan evladiyelik tohum ve çeşitliliğini, "kayıt" ve "patent" zorunluluklarıyla yok edecek bu yasa tasarısının ve keza mevcut kanuna bağlı olarak çıkarılacak "Bitki Genetik Kaynaklarının Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik"in yeniden, uzman kurullar tarafından ve tüm kamuoyu önünde açıkça tartışmaya açılmasını istiyoruz.
P.D.A. 2007 Manifestosu
•Bizler, 2006’da bu ülkenin ürünü olan ve gelecek kuşaklara miras bırakılması gereken doğal tohumlara, nesli kurumaya yüz tutan, leziz “pembe domatesler” üzerinden sahip çıktık! •Onları 2007 ve gelecek yıllarda da evlerde, balkonlarda, bahçe ve tarlalarda, “temiz” toprak ve doğal yöntemlerle yetiştirmeye azimliyiz! •Onların da bu domatesleri aynı renk, aynı güzel koku, aynı lezzet ve aynı doğallıkta sürdürebilmesi için elde ettiğimiz tohumları çocuklarımıza ve gelecek kuşaklara aktarmakla sorumluyuz. •Bunun için kendi aramızda yardımlaşırken tohumlarımızın genetiği ile oynanmaması, "terminatör" teknolojiler eliyle endüstriyel hale gelmemesi için pembe domates ağının genişlemesine çalışacağız! PDA ÜYELİĞİ İÇİN:
yazilarini zevkle ve merakla okuyorum hayatta kalabilmek icin hayatta olan tum canlilara saygi duymak ve onlari kendi canimiz gibi korumak bazilarimiza neden zor geliyor anlamiyorum senin tohum siirini okuyunca doganinda insanlarin hoyratligina ve acgozlulugune isyanini kendi isyanim gibi hissettim tesekkurler yesim duyarliligin icin tum canlilara acik sevgi merhamet dolu kocaman yuregin icin sevgiyle kal
YanıtlaSiltesekkur ederim :)))
YanıtlaSil