15 Nisan 2009 Çarşamba

QUA VADİS?
















Hepimiz bir gün öleceğimizi bilerek YAŞIYORUZ...
Değer bilmek ne güzel,koruyabilmek yaşatabilmek ne güzel.Balkonumdaki limonun yeni çiçeklerinden biri avucumun korumasında.Yanında ise bugün Almanya'da ekimi yasaklanan Monsanto 810'a atfen bir Frankeştayn resmi.Adı bile yok zavallının.Numaralanmış.Bana hapishaneleri ve mahkumlari hatırlatıyor...Şöyle güzel bir cin mısırı bulsak ta patlatıp yesek tüm kişiliksiz sayılara inat!
Viyollerim bitti ama iki bızdık kütüphanemin bir köşesinden hayata meydan okumaya başladılar bile!Gürbüzlük yarışmasının birincisi ilerde kendine komşu olacak saksıdaki bitki ile birlikte,boş vakitlerimde doğadan toplayıp biraraya getirdiğim soyut taş,cam,deniz kabuğu kütlesine meraklı gözlerle bakmaktalar.Bizi yetiştiren bu hatun da nelerle uğraşıyor dediklerine eminim!

Bugün GDO'lar ve bunlara karşı duyarsız olanlar nedeni ile dehşete düşen bir üyemize yazdığım şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.Bir de bugün fidelerimizi daha sağlıklı nasıl büyütebilirim diye araştırırken PİŞKİNLEŞTİRME diye daha önce bilmediğim yeni bir konuyu da öğrendim ve tabiki hemen PDA'lı dostlarımla paylaştım.Onu da buraya ekliyeyim ki bilgilerimiz artsın.

Ama günün en güzel kısmı sabah yorumları okurken Kenan Demirkol hocamızın da lütfedip PEMBE SÜRGÜN'ü okuması ve düzeltmeler yapması idi : ))) Yaşasııın!



Caninizi hic sikmayin cancagazim.

Bak iste biz hepimiz bunun icin burdayiz.Bir avuc sehirli,egitimli,kulturlu,yasama ve yasayan her canliya saygili insan balkon tepelerinde Avniye ve Mehmet Tansuglarin onderliginde...PDA yi anlayabilen her guzel yurege kapimiz acik.Agzimizin tadini kaciran piskinler son demlerini yasamakta...Cumartesi Ferikoy'deki ekolojik pazarimiz var.Uzak gidilir mi demeyin.Sonrasinda Allah korusun doktor muayehanelerine, kemoterapilere gitmek daha mi kolay?Sutcumuz Aysun sayesinde mutlu mesut lilir likir saglik icip,gelecek mayaliyoruz her hafta.Yakinda belki birimiz bir bal bulur Kasimpasa'daki Inebolular pazarinda satilanlardan belki de daha sifali...Bu arada Prof Dr.Kenan Demirkol hocamiz lutfedip blogumdaki "Seker Sagliga Zararlidir,Oldurur" yazimi okuyup duzeltmeler yapmis,sagolsunlar.Yeni halini merak edenler PEMBE SURGUN'e lutfen...

Size yeni aldigim guzel bir haberi ileteyim ki pembislerle beraber hepimizin yuzu gulsun :)

Sevgiyle kalin
Yesim Guris

Degerli grup uyeleri,



Az once, Almanya Tarim Bakani GDO misir ekimini yasakladi. Urun,Monsanto'nun 810 numarali tohumu.Yapilan arastirmalar sonucu, kisa ve uzun surede, cevreye zararlioldugu icin yasaklandi.
Selamlar,

Mesut BerkerBerlin - Almanya


Bir de PİŞKİNLEŞTİRME konusundaki alıntıya göz atalım dilerseniz


Merhaba dostlar,
Fatma hanımın sorununa çözüm ararken FİDE PİŞKİNLEŞTİRMEK diye bir konu dikkatimi çekti.Konu tüm sebze çeşitlerini kapsadığı için bizim pembe hanımlara da uygulanır gibi geldi.Hele balkon ortamında rüzgar,hemen ısınan plastik saksılar,tozlanma yetersizlikleri gibi handikaplarımız olduğu gözönüne alındığında...İkinci şaşırtmadan sonra birkaç fideme uygulayıp aradaki farkı gözlemleyeceğim.Tarlada ekim yapmakla apartman tepesinde saksıda emek vermek o kadar farklı iki alan ki.Tıpkı gürbüz sağlıklı köy çocukları ile narin,alerjilerden başını kaldıramayan şehirli çocuklar gibi.Bir domates üreticisi halimizi görse katıla katıla gülerdi herhalde :)
PİŞKİNLEŞTİRME konusunu daha önce tartıştık mı hatırlayamadım.Bizim arşivde de bulamadım.Hepimizin şu aralar miniklere yaptırdığı kısa süreli balkon keyiflerine belki bir faydası olur ektekilerin.Konu ile ilgili bilgisi yada deneyimi olan pembe dostlarından bir bilgi akışı sağlanabilirse çok sevinirim.

Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş


Fidelerin Pişkinleştirilmesi / Fide Yetiştiriciliği /

SEBZELERDE YETİŞTİRME TEKNİĞİ / SEBZECİLİK
Elde edilen fideler, sıcak yastıklara veya ısıtılmış serlere dikilecekse, fide yetiştirme yerinden direkt alınıp dikilebilir. Çünkü ortam koşullarında herhangi bir farklılık yoktur ve bu yer değiştirmeden dolayı, bitkilerde bir büyüme stresi meydana gelmez. Ancak bitkiler tarla koşullarında veya tünel altında yetiştirilecekse, bu takdirde fidelerin yetiştirildiği sıcak ve nemli ortama göre daha soğuk ve kısmen kuru olan dış ortama ve tünel altı ortamına uyabilmeleri için, bazı işlemler yapılır. Fidelerin dış koşullara dayanmalarını, hastalık ve haşerelere karşı kuvvetlendirilmesi işlemlerine fide pişkinleştirme veya fide odunlaştırma işlemi ve elde olunan fideye de “pişkin fide” adı verilir. Ancak unutulmaması gereken bir nokta, pişkinleştirme yapılırken, fidelerin gelişmesi hiçbir zaman durdurulmamalı ve fideler strese sokulmamalıdır. Pişkinleştirme, fidelerin bulunduğu sıcak ortamın sıcaklığını, havalandırma yaparak yavaş yavaş düşürmek, verilen su miktarını azaltmak ve fidede besin maddesi miktarını arttırmak, yani kuru madde miktarını yükseltmek gerekir. Dikkat edilecek olursa, bu işlemler fidelerdeki büyüme ve gelişmeyi kısmen durdurucu niteliktedir. İşte, bu değişen etkiyi minimum seviyede tutarak zamanla arttırarak, fidelerin büyüme ve gelişme şokuna girmelerine izin verilmez.

Pişkinleştirme:- Fidelerin, fidelikteki büyüme ve gelişme hızını bir miktar azaltmak- Gövde ve yapraklarda kütikülayı (bitkinin dışa karşı koruyucu kabuk kısmını)kalınlaştırmak- Lahana ve benzeri bitkilerdeki mum tabakasını artırmak- Bitki içindeki hidrofil kolloidlerin yüzdesini çoğaltmak ve bitkinin susuzluğa, kurağave dona karşı direncini arttırmak- Bitkinin kuru madde miktarını çoğaltmak ve böylece bitkideki su yüzdesini azaltıpsoğuğa ve dona karşı dayanıklılığını yükseltmek- Yaprakların koyu bir renk almasını sağlamak ve böylece yoğun güneş ışıklarına karşıdirencini sağlamak için yapılır.Pişkinleştirilen fidelerin yaprakları, pişkinleştirilmeyen fidelere göre, daha küçük ve daha koyu yeşil renklidir. Pişkinleştirmeyle, fidelerde hidrofil kolloidlerinin çoğaltılmasıyla, hücrelerdeki donabilecek su miktarı azaltıldığından, dışarıya çıkartılan fideler, düşük sıcaklıklara karşı bir direnç gösterir (ROSA 1921). Lahana fidelerini pişkinleştirmekle protoplazmanın konstrüktürü değiştirilir ve dondurucu soğuklar ve diğer fiziksel olaylar karşısında, protoplazma tortulaşması veya kuagule olması (pelteleşmesi) önlenir. Yaprak yüzeyleri pürüzlü olan bitkilerde, don sırasında hücre içersindeki suyun buz haline gelmesi daha zordur, yani bu bitkilerde bir rezistanslık meydana gelir (HARVEY 1929). LEVİTT ve SCARTH (1936) göre, don zararlanmasının bir etkisi protoplazma gerginliğinin kaybolmasıdır. Pişkinleştirilmiş lahana fidelerinde plazmoliz ve deplazmoliz olayına karşı bir rezistanlık görülür. Bunun nedeni, gerginliğin dona karşı hücrede kuvvet sağlamasıdır. Nitekim pişkinleştirilmiş lahana fideleri eksi 5,6oC’de, pişkinleştirilmemiş olanlar eksi 2,1oC’den sonra, donma belirtisi göstermiştir (LEVİTT 1939). Pişkinleştirme sırasında meydana gelen diğer önemli bir olay, hücre su tutma özelliğinin çoğalmasıdır ve bundan dolayı hücre gerginliğinin artmasıdır. Hücrelerdeki sellüloz miktarının yükseltilmesi, dondan etkilenmeyen su miktarının yükselmesini sağlar. Nitekim, pişkinleştirilmiş fidelerde kuru maddenin her gramına karşılık, 3,5 kat fazla su bulunur. Pişkinleştirmeyle bitkilerdeki dehidrasyonla meydana gelecek zararlanmalar önlenir. Esasında, hücredeki suyun donma ve çözülme oranlarını azaltmakla, kritik donma dereceleri değiştirilemez. Donma sırasında, hücrelerin zararlanmasına neden olan olay, büzülme ve çekilmedir, yoksa intra sellüloz buz parçaları veya çabuk çözülme değildir. Yapraklar üzerindeki mum tabakasının kalınlaşması, düşük sıcaklığa karşı bitkileri korur.Fidelerin dış koşullara alıştırılması ve pişkin hale getirilmesi, yavaş yapılmalıdır. Çabuk yapılan işlemlerde fidelerin büyüme ve gelişmesinde duraklama yaratılır. Bu duraklamanın durumuna göre, bitkilerde hastalanma ve fizyolojik şokla, ölüm meydana gelebilir. Bitkileri aşırı derecede pişkinleştirmek de doğru değildir. Aşırı pişkinleştirilmiş bitkiler tarlaya dikildiğinde, erkenci hasatta bir gecikme meydana gelir.

Kaynak: Genel Sebzecilik Kitabı

Prof. Dr. Atila Günay




Ben bu alintiyi alirim ve de pat diye yayinlarim :)




Ayrica biraz daha eski ama onemli bir haber de burda


Avrupa Birliği hükümetleri, ABD'li Monsanto firması tarafından geliştirilen genetiği değiştirilmiş mısırın ekimi konusunda yasak uygulayan Fransa ve Yunanistan için gelecek hafta toplanacak.
Avrupa Birliği'nin icra kolu olan Avrupa Komisyonu, bilimsel olarak Monsanto genetiği değiştirilmiş mısırın zararlı olduğuna dair kanıt olmadığını savunarak, Fransa ve Yunanistan'dan genetiği değiştirilmiş mısırın ekimi konusunda uyguladıkları yasağı kaldırmalarını istiyor.
AB hükümetlerinden gelecek uzmanlar, Pazartesi günü komisyonun teklifini oylayacaklar. Eğer hükümetler bir karara varamazsa, komisyonun yasağı kaldırma teklifi 2 Martta hükümetlerin çevre bakanları tarafından da oylanacak.
Bakanlar geçmişte Avusturya ve Macaristan tarafından uygulanan yasağın kaldırılmasını oylama sonucu reddetmişlerdi. Gözlemciler, yapılacak oylamada yine aynı durumun yaşanacağını ve AB hükümetlerinin kendi ulusal otonomisine saygı gösterileceğini öngörüyorlar. Uzmanlar, kapalı yapılacak oylamayla, iki tarafın da karşı koyması sonucu yaşanacak hareketsizle konunun kitleneceğini belirtiyorlar.
Greenpeace genetik ürünler sorumlusu Marco Contiero, "Yüksek düzeyde yaşanacak çatışmanın merkezinde iki ensititü var. Taraflardan biri Avrupa Konseyi, diğer tarafı ise komisyondur." dedi.
Fransız günlük gazetesi Le Figaro hafta içerisinde, Fransız Gıda Güvenliği Ajansı raporunu yayınlanmıştı. Raporda ajans, Monsanto genetiği değiştirilmiş ürünlerinin insan sağlığına zararlı olmadığını açıklamıştı. Fransız hükümeti, yasağın devamını savunuyor ve resmi yetkililer biyotek mısırdan tarım alanlarının zarar görmemesi için yasağın devam etmesi gerektiğini söylüyorlar.
Monsanto mısırları-MON 810-olarak adlandırılıyor ve biyotek ürün Avrupa'da yetişebiliyor.


Monsanto firması 2005 yılında Iraklı çiftçilerin yüzlerce yıldır kullanmış oldukları tarım yöntemlerini engellemiş ve tohumların ertesi yıl tekrar üzere saklanmasını engelleyecek yasayı çıkartmıştı.

2006 yılında ABD biyotek firmalarının Dünya Ticaret Örgütü'ne, AB'nin uyguladığı ithalat kısıtlamalarının kaldırılması için başvurmuş ve AB, genetiği değiştirilmiş ürünlerin bazılarının ithalatına izin vermişti. İthalatına izin verilen ürünler içerisinde MON 810'da bulunuyor.
Genetik ürünlere karşı çıkanlar; gen teknolojisi ile üretilen besinlerin, toplumda görülen alerjik reaksiyonları arttıracağı, antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların kısa sürede gelişeceği, ekolojik açıdan zaman içinde dünyadaki genetik çeşitliliği azaltacağı, ekonomide dışa bağımlılığı da arttıracağı ve özellikle küçük çiftçilerin bundan zarar göreceğini ileri sürüyorlar.
Türkiye'de üretim kapasitesi olmasına rağmen her yıl 2 milyon ton genetiği değiştirilmiş mısır ithal ediliyor.
ABsaglikhaber.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder