5 Nisan 2009 Pazar

ZEITGEIST ADDENDUM!


Evim evim canım evim.Nasıl da özlemişim.

İnsanoğlu plan yapar,Tanrı da izleyip,gülümsermiş...

Çanakkale deparında,otobüste,ön kapının merdiven boşluğuna sırt üstü düştüm!O an tek düşündüğüm kafamı kollamaktı...Becerdim de ama belim kalçam bol hematom!Truvayı paçalarımdan buzlu sular akıtarak tamamladım.Ağrıdan midem bulanmaya başladı ama pes etmek yok...Hektor da kimmiş!!!Üç rehber paralel turda olmanın faydaları.Canım arkadaşım Şenol beni hemen acile...Kırık mırık yok ama üç gün kıpırdamadan yatacakmışım!Ben ve kıpırdamamak,düşünmesi bile içimi sıkıyor.Acıdan ağlaya ağlaya devam.İyiki bu kaza Tekser gibi Türkiye'nin en iyi acentalarından biriyle çalışırken başıma geldi.Beyin cerrahı bulup randevularımı emarlarımı anında ayarladılar...Birara sağlık sektörüne de dokunuruz.Kuşadasında MRI yok!Konya komedi gibiydi.

Dün gece evimin kapısını açtığımda ilk yaptığım şey salona koşmak daha doğrusu yavaş çekim Türk filmi tarzı bir buluşma sahnesi...Kötürüm kızla pembişlerin kavuşması...

Sevginin kök salışına şahit olmak!

Kimi kotildonlarından sıyrılmış,palazlanmaya başlamış,birkaçı neden bizi hala şaşırtmadın diye şaşkın şaşkın uzun boyunlarını dik tutmaya çalışarak bana bakıyorlar.

Ev gibisi var mı!Bu pazar günü kendinize bir iyilik yapın ve benim gibi bu filmi izleyin.

http://video.google.com/googleplayer.swf?docid=6407999517568154752&hl=en&fs=true

Not:bağlantı açılmıyor ise Vatan gazetesinin video galerisinden izleyebilirsiniz Türkçe alt yazılısını
yada İngilizce ikisini birden bu bağlantıdan :Zeitgeist Films - http://www.zeitgeistmovie.com/

AMA SAKIN SEYİRCİ KALMAYIN.


Sevgiyle kalın :)


VATAN DIŞ HABERLER
İnternette V100 milyon insan tarafından izlenen bir belgesel paranın olmadığı ütopik bir yeni dünya düzeni öngörüyor. Bu düşün gerçekleşmesi için 450 bin kişi destek veriyor.Son iki yılda 100 milyon insanın izlediği bir belgesel, özellikle dünya gençleri arasında bir çılgınlığa yol açtı.
Parasal düzenin tüm insanlığı hapsettiğini, büyük şirketlerin ve bankaların da bu sisteme yardım ettiğini savunan Zeitgeist belgeselleri, alternatif olarak paranın olmadığı yeni bir dünya düzenini ortaya atıyor. “Venüs Projesi” olarak adlandırılan bu sisteme göre yeni dünyanın özgür vatandaşları, bilgisayarlarla yönetilen, kaynakların eşit olarak paylaşıldığı, çevre dostu kentlerde yaşıyor, kişisel uçaklar ve sürücüsüz otomobillerle dolaşıyor. Belgeselin yapımcısı Peter Josephs ve Venüs Projesi’nin fikir babası ünlü fütürist John Frasco’ya göre, dünyadaki tüm sorunların kökeninde, para yatıyor. Eğer, para ortadan kalkar ve dünyadaki tüm hizmetlerle mallar, yani ekonomik kaynaklar eşit olarak dağılırsa, barış ortamı oluşur. İkili buna Kaynak Bazlı Ekonomi adını veriyor. Yani değiş tokuş değil, kaynaklar tüm topluma eşit olarak paylaştırılıyor. Tüm dünyada büyük ilgi gören Zeitgeist belgeselinden sonra Venüs Projesi’nin daha da ilerletilebilmesi için California’da kurulan vakfa, 450 bin kişi üye oldu.İKTİDAR YAPAY ZEKADA- Venüs Projesi’nin öngördüğü şehirlerin özelliği, Sibernetik Yönetim.. Şehir merkezde, bu yapay zeka ile yönetiliyor. Buna göre, şehirlerin ulaşım, tarım, temizlik gibi tüm yönetimi büyük bir bilgisayara bağlı. Örneğin, tarım bölgesinde toprağın sulanması kararları, gelecek günlerdeki beklenen yağmur miktarı, topraktaki nem oranı ve daha birçok jeolojik bilgi analiz edilerek alınıyor. Ulaşım ise, araçlardaki ve yollardaki sensörler yardımıyla denetleniyor. - İnsan yaşamı için gereken giyim, beslenme, ulaşım, barınma, sağlık hizmetleri gibi gereksinimler, teknoloji tarafından sağlanabilir. Buna tükenmeyen, güneş ve rüzgar enerjisi gibi çevre dostu enerji kaynakları da eklendiğinde, ortaya “mükemmel” bir toplum çıkıyor... - Kaynaklar, eşit dağılacağı, enerji de tükenmeyeceği için insanlarda zaten parasal düzenin yarattığı rekabet ve hırs duygusu ortadan kalkıyor Bu toplum da, rekabet ya da para, şöhret ya da güç peşinde değil de, kişisel rüyalarının peşinde koşuyor. - Para kazanma veya borç ödeme derdi ortadan kalkacağı için, aynı şeyi üreten onlarca fabrika da yok. - Bir malı en kaliteli şekilde üreten birkaç fabrika, tüm talebe yetebiliyor. Para olmadığı için, bankacılık, sigorta, reklam, yatırım sektörleri de bulunmuyor. - Alışveriş merkezlerinde alışveriş, paraya değil isteğe göre gerçekleşiyor. Yani isteyen, istediği şeyi, istediği zaman mağazaya girip alabiliyor. - Ulaşım kişisel uçaklar veya sürücüsüz otomobillerle sağlanıyor. Evler daha önceden inşa edildiği için, isteyen istediği yerde yaşayabiliyor. - İnsanlar, yaşamlarını istediği meslekle sürdürdüğü ve trafik olmadığı için stres bu şehre uğramıyor. Sürücüsüz TAŞITLARTek ve güçlü bir lokomotifin çektiği vagonlar, istendiği zaman yukarı veya aşağı hareket edebilecek. Böylece, tek bir lokomotif, birçok farklı noktaya vagon taşıyabilecek. Tren yolları katlı olacak. Böylece, bir istasyona gelindiğinde, bir vagon, otomatikman aşağı inebilecek ve diğer bir lokomotife eklenebilecek. Otomobiller de Magnetic Levitation (Manyetik yükselme) prensibi ile çalışacak. Yani otomobiller, manyetik alan yaratarak, yerin birkaç santimetre üzerinde havada uçacaklar. Elektrik ile çalışacaklar. Şöför olmayacak. yolcuların sadece nereye gideceklerini sesli olarak söylemeleri yeterli olacak. Her birince sensörler olacağı için, takip mesafesi sabit kalacak. Transparan ŞehirlerŞehirler çember şeklinde inşa edilecek. Şehrin göbeğinde, kreş, eğitim merkezleri ve iletişim merkezleri olacak.. Çevredeki tarlalarda organik tarım yapılacak. Güneş ışığının bu bölgelere daha rahat gelmesi için binalar, transparan olacak. Su üzerinde yaşamProjede suyun üzerinde de yaşam var. Yapay adacıklara kurulan koloniler, enerjisini su altı dalgalarından elde ediyor. Deniz üzerindeki veya kenarındaki şehirler için tasarlanan gemilerde de trenlerdeki gibi “geçmeli” sistem olacak. Yani yük veya insan taşıyan “modüller”, lokomotif işlemi gören parçaya eklenip çıkarılabilecek.Akıllı evlerÖnceden tamamen çevre dostu olarak inşa edilen evler, istenen yere monte edilebilecek. Çevre ile uyumlu olarak inşa edilecek evler, isteğe göre deniz üzerinde, deniz altında veya dağların tepesinde kurulabilecek. Evlerin güneşe bakan pencereleri, güneş enerjisi üretiminde kullanılacak. Her biri 1.6 kilometre yüksekliğinde gökdelenlerde binlerce insan yaşayacak. Böylece kentlerde daha çok alan park veya ortak yaşam alanı olarak ayrılabilecek.

Sevgiyle kalın.Yeşim Güriş





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder