21 Nisan 2009 Salı

PEYNİR ÖZLENİR Mİ?

Eğer soru peynir yemek özlenir mi olsa idi,sevip te yiyemiyen herkes kocaman buruk bir eveeet derdi ama benim derdim başka.Ben Aysuncuğumun mükemmel lezzet ve sağlıktaki sütlerinden yaptığım ve iş için Ankara'ya gidince de evde bırakmak zorunda kaldığım yapım aşamasındaki peynirimi özledim!Aklım her an onda!Ah PDA,ah pembe domates sevgisi,insanı bu yaşta ne hallere sokuyor!
Sabah bozkırda güneşin doğuşunu seyretmeyi,insanı ayıltıp ayıltıp,dirilten,enerji dolduran serin havasını,canım okulumun çamlarından gelen o taptaze bahar kokusunu özlemişim.Ankara'yı benim için çok özel kılan can dostlarımı çooook özlemişim.Sabah erkenden tıpkı 23 sene önce yaptığımız gibi aynı yerde,yıllar içinde ismini değiştirse de sunduğu hazdan hiç ödün vermeyen klasik kahvaltı mekanımızda,yeni açmış elmanın altında yine aynı keyif.Midterm stresi yerine,bu sefer bitmesi gereken bir proje sıkıntımız olmuş olsa da,hepimiz 10 kilo daha ağırlaşmışsak ta,akşam yetişmem gereken servis şimdi İstanbul uçağına dönüşmüşse de,aldığımız keyif ve paylaştığımız sevgi hep aynı.Hep aynı ve her an daha da kuvvetleniyor.Üstelik eskiden sadece bir kişi iken önce iki şimdi de üç kişi olan dostlarım beni daha da zenginleştiriyorlar habire.Sabah Duygu ve Oğuz ile dünyanın en leziz kahvaltısını paylaşırken,onlar evde bırakmak zorunda kaldıkları nazarlar değmesin birbuçuk porsiyon cancağazımı düşünürken,ben de bir yandan akıl küpü dünya sevimlisi bıcırı anıp öbür yandan da bu çocuk ne yiyecek,nasıl temiz gıda bulacak diye çözümler üretmeye çalışmaktayım!Tabi bir yandan da evdeki peynirimi merak edip özlemekte,nasıl ondan bu dünya tatlısı minik adama ve dostlarıma yedirebilirim diye kendi kendime hayıflanmaktayım.Bana büyükannemin yedirdiğini ben de cancağazıma sunmalıyım.Ama nasıl?
İlk gençliğimi ve canım ODTÜ'mü geride bırakıp bugüne dek çalışmaktan en zevk aldığım yıllara ve mekanlara kısa bir dokunuş için adres Siyasal Bilgiler Cebeci.Canım mesai arkadaşım Hande,güzel anılar ve karşılıklı masalarda o günkü ders materyallerini tartıştığımız,bir bisküviyi dörde bölüp yediğimiz anılara kısa bir dokunuş.Ah şu öğretmen maaşları biraz insaflı olsa hiç düşünmem dönerim geri üniversitedeki işime.Öğrencilerimi öyle özlemişim ki.Gıda gençlik hareketini yaymalıyız.Etraf pırıl pırıl beyinlerin,mısır şekeri,katkı maddeleri ile yok ediliş trajedileri ile dolu...Kantin tam bir bomba ve kimse farkında değil.Bazı böyyük adamlar çooook para kazanacaklarsa yine kazansınlar bana ne.Ama zehir yerine şifa üretsinler.Yine böyyük böyyük paralar kazanırlar merak etmesinler.Hem de hayır duası alarak bereketi ile birlikte!
Can dostlar Hande ve Mehmet''in yakışıklı cinkafa oğulları Oğulcan yine beta.O oniki yaşındaki haliyle,sanki kırk yıldır aynı ızdırabı çekmiş bir yetişkine eşit ızdırabı ve bıkkınlığı görmek çok yıpratıcı.
''Yeşim teyzecim YİNE beta uff yaaa''
diyişi içimi hala sızlatıyor.Kurban olsun sana Yeşim teyzen,keşke elimden birşey gelse.Etrafımdaki her çocuk ya alerjik astım ya beta...Geniz eti büyümesi veya bademcik problemi olmayan kaç sübyan kaldı etrafımızda.Hepsi ninelerimiz dedelerimiz kadar hastalıklara aşina.Bu yakışıklı delikanlı da kıyamam,tüm antibiyotikleri ezbere biliyor.Doktorunun iğne yerine şurup vermesi bile anında ateşini düşürüyor,yüzünde hemen gülücükler açılıveriyor.Gel gör ki kan alınması lazım test için ve anladığı andaki acısı hepimizi derinden yıkıyor.Hande benim tanıdığım en bilinçli,akıllı ve mükemmel anne,dünya tatlısı dostum olması yanında.Oğulcanı daha ana karnında iken yudum yudum,lokma lokma,herşeyin en iyisini,en sağlıklısını bulup uygulayarak bu boya getirdi.İrademle övünen ben,onun yanında,esamem bile okunmaz,siz anlayın artık.
Eğer bu GDO'lu gıdalar,soya lesitinleri,NBŞ'ler bu kadar sinsice en bilinçlilerimize kadar sokulabiliyorsa,ya vurdumduymazlar yada cahiller....Para kaybederlerse çoook üzülürler ama sağlık için,saf temiz ekmek için parmağını kıpırdatan yok.
Benim çocuğum yok ama canım kadar sevdiğim onca dostumun onlarca çocuğu var.Kan alınırken Oğulcan'ın paniği,çaresizliği...Handemin o acısı...İçim paralanıyor...

Cancağızlarım.Biz dedelerimiz gibi tereyağının en hasını,elmanın en misini yedik.Suyumuz temizdi,denizlerimiz berrak.Balıkların özgürce yüzdüğü,ineklerin gülümseyerek şifalı sütler verdiği zamanların en sonunlarına yetiştik.Bir de size bıraktığımız mirasa bakın.Çok ama çok utanıyorum.Margarin yiyip,bal görünümlü GDO'lu mısır şurubu sıvıyı,adına ekmek denen ama sizi diyabet yapan süngerin üzerine sürüyorsunuz.Kelebek dadanmasın diye öldürücü gen aşıladığımız mısırı tarlada mükemmel şekilde yetiştirdik,satan da accaip karlarla böyyüüüük paralar kazandı amma,o mısır kah bisküvi oldu,kah cips,kah kola,kah çukulata ve sizin bağırsaklarınızda parçalanırken güzelce Sheltoksa dönüşüp,sizi içten de zehirlemeye devam etti!Bravo bize.
Kelebekler uçmak için yaratılmışlardır.Ömürleri üç gün dahi olsa mutlu ve özgürdürler. Çocuklarımız da kelebekler kadar narin ve güzeller.Neden özgürce uçamasınlar?Onların ömrü üç gün mü olacak,hep boyunları bükük,benizleri solmuş,kanatları yoluk yoluk???
Çocuklarımızın kanatlarını kırmayalım LÜTFEN.Bırakın ÖZGÜRCE uçsunlar.Tıpkı bir zamanlar anne babamızın bize armağan ettikleri bir çift mutlu kanat gibi.Kana kana gerçek süt içip,doya doya koşup oynasınlar,kahkahalarla kanatlanıp uçsunlar,özgürce hep daha güzel yerlere sağlıkla konsunlar.
Dedim ya ben o peyniri özledim,hem de sonsuz özledim.

Sevgiyle kalın.Yeşim Güriş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder