Yine oldu bittilere getirilmek istenen,ama bu yapıldığı anda,neden olanları da mahvedecek bir problemle karşı karşıyayız.Geçenlerde ismi bende saklı gen teknolojisi ile uğraşan bir doçentimiz bana mail atmış ve özetle bu konuyu sadece o branşın eğtimini almış kişilerin eleştirebileceğini,bilen bilmeyen herkesin bu konuda konuşmasını doğru bulmadığını belirtmiş.Evvelki gün Ayşe Özgün'de konuşan bir başka GDO tohum savunucusu Kömeağaç ta tüm bilimadamlarının GDO karşıtı görüş ve kanıtlarına bunlar yanlış,sussunlar Türk şirketine zarar veriyorlar,bizim para kazanmamızı engelliyorlar dedi!(Dervişin neyse fikri odur zikri!'Şu an silinmiş olan bir bağlantıdan bulduğum Mayıstaki tohum kongresi ile ilgili konusmasından:
Konferansta ne tür konular işlenecek? Daha çok bilimsel mi, ticaretle ilgili mi? Ne tür beklentileriniz var?
Kömeağacın cevabı:Bilimselliği göz ardı etmemek lazım ama konferansın amacı ve konferansta üzerinde durulacak konu tamamıyla ticari. Ticareti geliştirmek, karşılaştığımız sorunları beraber çözümlemek için birlikte tartışacağız. Ayrıca uluslararası bölgesel bir tohumculuk derneği kurmayı planlıyoruz. Konferansta bu konuyu bir panel yaparak tartışacağız. Bu dernekle birlikte tohum ticaretini birlikte organize edip geliştirmeyi düşünüyoruz. Avrupa’ya, Avrupa istediği zaman ticaret yapıyoruz. Ama WANA ülkeleriyle sürekli bir ihtiyaçtan doğacak ticaret oluşacak.!!!''
Aynı programda Pustzai,Şeminur hocanın laboratuvarı,fare deneyleri vb sorular sorduğum maile de o vatandaş yanlış biliyor damgasını vuruverdi!Ardından Cumartesi Aykırı Sorulara kendi isteği ile bağlanan tarım bakanlığı müsteşarı tıpkı Kömeağaç ve Monsanto söylemini tekrar etti.Gerçi her iki bakanlık çalışanının söylediklerini anlamakta sadece vicdanen değil aksan olarak ta oldukça güçlük çektim ama habire anlamsız göz boyayan rakamlar verip hiçbir soruyu doğru DÜRÜST cevaplayamadılar.Biliyorsunuz bu ülkede her sene turizm patlar!21 senemi bu işe adadım ve sadece parasızlıktan ve sıkıntıdan patlayanlar küçük esnaf ile bir de aksine kredi alıp otel yapıcaz diye trilyonları cebe indirip iflas bayrağı çeken malum kalantorlara şahit oldum!Bizim bunları yutmadığımızı anlamayacak kadar cehalet içinde olunması ise işin acı yanı!Sevgili Kenan Hocamız gereken cevabı verdi!O programa katılan dört uzmana ve sevgili Enver Aysever'e sonsuz saygılar.Sabır küpü olmalılar!Bakanlık görevlisinin onların tarzı bir söylem kullanayım ''ağzı olan konuşuyor'' söylemini tıpkı ''bazı'' biliminsanları ve bunların finansörleri çok uluslu tohum şirketlerinin de kullandığının altını bir kez daha çizerek ZMO başkanı Gökhan Beyin cevabını alıp hepsine yollamak istiyorum''Bugün dileyen herkes birinci elden her türlü bilgiye,bilimsel araştırma raporlarına,panel ve seminerlere katılıp,bu bilgileri okuyup dinleyip öğrenebilir!''
Ağzınıza sağlık Gökhan Bey.Barış arkadaşımız bu durumda orda bile olmamalı hatta tüm STKlar kapatılmalı bu mantığa göre!Abdullah Aysu yine tüm sıcaklığı ve dürüstlüğü ile özetle biz çiftçiler yanlış tarım politikaları nedeniyle AÇIZ dedi!Ama tok açın halinden hiç anlamadı ki!Varlık içinde yokluk çekmenin en son örneğidir tarım!
Program ile söylenecek çok şey var ama en güzel sözlerden birini Enver Aysever söyledi.Bakanlık çalışanı neden bizi de davet etmediniz?HEP KARŞI GÖRÜŞLÜLERİ ÇAĞIRMIŞSINIZ!deyiverince Enver bey de ''GDO NUN BU KADAR ZARARLI OLDUĞU İLE İLGİLİ BUNCA KANIT VE BİLİMSEL ÇALIŞMA VARKEN KUSURA BAKMAYIN HİÇBİRİMİZ BİZİ KORUMAKLA GÖREVLİ OLAN TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞININ KARŞIT TARAF OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEDİK BİLE!''
Biyogüvenlik yasa tasarısını neden ZMO başta olmak üzere konunun en yetkili görüş bildirmesi gerekenlerden fellik fellik kaçırıldığını cevaplayamadılar.Bir de,beş sene önce fikir aldıkları biliminsanlarına bir daha da sormadıklarını utanmadan hepimizin önünde teyit ettiler.Programı geç saatlerde izlerken birden bir şimşek çaktı beynimde!Beş sene önce aslında fikir alma adı altında yapılan GDO karşıtlarını tesbit etmekti!Şu an fikir alınan ''genetikçiler'' bildiğimiz kadarı ile mesela Selim Bey sıkı bir GDO taraftarı!Monsanto'nun GDO kabul edilsin diye örneğin Kanada'da hükümet yetkilisine RÜŞVET vermeye çalışıp yetkilinin namuslu çıkması nedeniyle duvara çakılan Monsanto rüşvet örneğini konunun uzmanı olmayan ama hep hakkı yenen bizler biliyoruz!Su yüzeyine henüz çıkmamış kimbilir ne rüşvet örnekleri vardır!
Bakanlık çalışanının bence bize verdiği en güzel bilgi şuydu!Hiçbirimizin henüz göremediği bir yasa taslağinı nedense AB ve Arjantin görmüş!(Bu arada dünyadaki en büyük GDOlu tarım yapan Monsanto kurbanı ülkelerden biridir,ekonomileri ise çokuluslu tohum şirketleri tarafından (aynen şu an Kömeağaç vb. lerinin bizde de vaadettiği gibi),vaadedilen kurtuluşu her geçen gün daha da sefilleşerek kanıtlıyor!Arjantin'in para değeri bizden düşük bir kaç fakir ülkeden biri olması GDO cular için bir avantaj mı rastlantı mı yoksa her ikisi de mi sizce?)
Stüdyodaki beş beyin ve bizler neden hala bize tasarıyı göstermiyorsunuz,neden çekiniyorsunuz diye defalarca sorunca verilen cevap sanırım ''tanrım biz kimlerle muhatabız'' sorusunu bir kez daha kanırtarak sordurtuyor!Tarım bakanlığı müsteşarı yada Tagem başkanıydı sanırım Arjantin'in sadece Türkiye'nin yasa taslağını bizlerden önce görmekle kalmayıp bir de tam 73 sayfalık eleştiri yazdığını söylemez mi!!!
Enver Aysever'in programına yollayacağına söz verdiği taslağın yanında,aslında Monsanto'nun ne istediğinin ve yasanın GDO lehine nasıl şekillendirileceğinin kanıdı olan ünlü Arjantin Eleştirnamesini istemek lazım bakanlıktan!
Bizler,yiyeceklerimizden GDO'nun uzak tutulmasını isteyenler,dürüstçe ve alenen her yerde ve her zaman görüş ve isteklerimizi mertçe yazıyor söylüyoruz.GDO taraftarları istedikleri gibi bunları okuyup anti tez hazırlayabiliyorlar!Ama nerede GDO taraftarlarının yazıları ve gizli ajandaları?Bizlerin her yazdığı her satırı,söylediği her kelimeyi acaba bunu neresinden vurup mahkemeye verebiliriz diye uğraşacaklarına oturup birkez daha düşünsünler.GDO'nun yıkım yapacağı organizmalar yaşınıza,cinsiyetinize,aylık kazancınıza,araba modelinize,bıyık şeklinize,kıyafet seçiminize,ruj renginize,söylediğiniz şarkılara,okuduğunuz kitaplara,sahibi bulunduğunuz bonolara,aç yada tok,tombul yada çöp gibi olmanıza bakmaz.Tek birşeyi hedefler.Canlı olan ve can veren evrendeki herşey GDO'nun ölüm listesindedir!
Arjantin 73 sayfa acilen bulunup okunmalı!ARAMIZDA BU BELGEYE KİM ULAŞABİLİRSE LÜTFEN ACİLEN BİLDİRSİN!!!!!!!!!!!...
Aykırı Sorular programını yapıp sunan emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.Bu ülkede çok zeki ve namuslu insanların da olduğunun altını en kalın şekilde ve daima çizdikleri için,cesaretleri ve humanistlikleri için...
Bu ve benzer konularda insanlık adına savaş veren herkese selam ola,yolunuz açık,kalbiniz hep sevgi ile dola...
Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş
GDO'ya Hayır Platformu Bileşenleri, 28 Mart 2009 Pazar günü Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı yaptı.
- BASIN TOPLANTISI -
- BASIN TOPLANTISI -
Sağlıklı Bir Toplum, Çiftçiliğin Devamı ve Bağımsız Tarım İçin TÜRKİYE‘DE GDO‘LU ÜRETİME ve TÜKETİME HAYIR!
28 Haziran 2009Tüm dünyada ilk kez 1994 yılında ticari olarak piyasaya sürülen GDO‘lu ürünler, 1998 yılından bu yana, hiçbir denetime tabii tutulmadan Türkiye‘ye giriyor. Özellikle yılda iki milyon ton düzeyinde dışalıma konu olan GDO‘lu mısır ve soyadan üretilen işlenmiş ürünler, 800‘den fazla çeşitle tüketici sofrasına ulaşıyor. Hiçbir etiketleme yapılmadan satışa sunulan bu ürünler, halk sağlığını ciddi biçimde tehdit ediyor. Tüketicinin bilgilenme hakkını ihlal eden ve halk sağlığını hiçe sayan bu durum, 10 yılı aşkın süredir tüm çarpıklığı ile sürerken, bu kez Ulusal Biyogüvenlik Kanun Tasarısı Taslağı‘nın Bakanlar Kurulu‘nda olduğu ve TBMM‘ne sevkedilmek üzere imzaya açıldığı bilgisi basına yansıdı. Hükümet sözcüsü, konuyla ilgili konuşmasında, zaten ithalatı serbest olan ve tüketilen bu ürünlerin Türkiye‘de ekimine de serbestlik getirileceğini ifade etti. Anlaşılıyor ki, şimdi sıra, GDO‘lu tohumları Türkiye‘nin temiz topraklarına ekmeye geldi... Kamuoyundan bir sır gibi saklanan Tasarı Taslağı yasalaştığında, ortaya çıkacak durum şöyle özetlenebilir; 1) GDO‘ların üretimi ve tüketimine izin verilecek,2) Bu ürünlerin risk değerlendirmesi şirketlerin kontrolünde olacak,3) GDO‘lu ürünlerden zarar gören çiftçiler ve tüketiciler zararlarını ispat etmek zorunda bırakılacak, bu ürünlerin zararlı olmadığının ispatı şirketlerin üzerinde olmayacak, 4) Bu ürünleri ülkemize sokan veya üreten şirketlerin cezai sorumlulukları oldukça düşük olacak,5) Zarara uğradığını iddia eden çiftçiler zamanaşımı tehdidi ile karşı karşıya kalacak, 6) Risk denetimine tabi bu ürünlerle ilgili bilgiler kamuoyuna açıklanmayacak, şirket sırrı olarak korunacak,7) Tüketicilerin sağlıklı gıda tüketme hakları, küçük çocuklarla sınırlandırılacak, sadece küçük çocuk ürünlerinde GDO kullanılmayacak,8) Ülkenin tüm genetik varlıkları şirketlerin kontrolü altına bırakılacak,9) Çiftçiler, tohumluk ayırma haklarını yitirecek; tozlaşma vb. yollarla ürünlerine GDO bulaşmışsa şirketlere tazminat ödemek zorunda kalabilecekler,10)Bu ürünlerin denetimi konusunda çiftçi, tüketici, ekoloji örgütlerinin; bağımsız bilimsel kurumların, meslek odalarının herhangi bir söz ve karar yetkisi olmayacak...Yukarıda özetlenen tablo, öncelikle ülkemiz tarımını doğrudan üç - beş şirkete bağımlı hale getirecektir. GDO‘lu tohum ve pestisitleri (zirai mücadele ilacı) üreten şirketler arasında yapılan evlilikler, bu sürecin tohum ve ilaç için üreticinin her geçen yıl bu şirketlere daha çok ödeme yapmak zorunda kalacağını göstermektedir. Çünkü terminatör teknolojisi ile üreme yeteneği alınmış tohumlar, üreticinin tohum ayırma hakkını da elinden almaktadır. Böylece tüm dünyada konvansiyonel ürünlere göre daha verimli olmadığı ve daha çok pestisit tükettiği kanıtlanmış olan GDO‘lu tohumlar, temiz topraklarımızı ve üreticimizi, çokuluslu şirketlerin kar aracı haline getirecektir. Sorunun bir diğer önemli boyutu, biyoçeşitliliğimizin ve çevresel değerlerimizin tahribidir. GDO‘lu ürünlerden olacak gen kaçışları, hem kültür bitkilerini hem de bunların yabani akrabalarını kontamine edecek; bu tabloya eklenebilecek yatay gen kaçışları ile doğada geri dönüşümü olanaksız bir süreç başlamış olacaktır. Tüketici ve halk sağlığı açısından da tablo vahimdir. GDO‘lu ürünlerden işlenmiş gıda ürünlerinin sofralarımıza ulaşması, halkımızı daha da ağırlaşan alerjik reaksiyon, antibiyotik dayanıklılık, toksik etki, artan doğum anomalileri ve kısırlık gibi sağlık sorunları ile karşı karşıya bırakacaktır. Oysa Avrupa Birliği, şirketlerin EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) üzerindeki artık gizlenemeyen etkilerin varlığına rağmen, topraklarının % 1‘inden az olan bölümünde, yalnızca bir GDO‘lu mısır türünün ekimine izin vermiş olup; Avusturya, Macaristan, Yunanistan, Almanya ve Fransa‘nın peşpeşe gelen yasaklama kararlarıyla GDO‘lu ekim alanları 165 bin hektardan 105 bin hektara daralmıştır. Üstelik bu üretimin % 80‘i yalnızca bir ülkede, İspanya‘da gerçekleştirilmektedir. Önümüzdeki dönemde, halk ve çevre sağlığı ile kamu yararı odaklı bu yasaklamaların artarak süreceği öngörülmektedir. Bunun yanında Avrupa Birliği‘nde, içeriğinde % 0.9‘dan fazla GDO‘lu hammadde bulunan ürünlerin ancak etiketlenerek satışına izin verilmekte iken, halk sağlığı yanında, Türkiye‘nin kendine özgü kültür ve inanç yapısına saygı gösterilme gereği duyulmadan, GDO‘lu gıdaların serbestçe satışı gerçekleştirilmektedir. Şimdi soruyoruz; bu Tasarı Taslağı kime hizmet etmektedir? Halkın GDO‘lu ürünlere hiçbir talebi yokken, halkın örgütlerinden gizlenerek, hangi amaç ve nedenlerle bu düzenleme gündeme getirilmektedir?.. Sonuç olarak, ülkenin onurlu ve namuslu çiftçileri, tüketicileri, ekoloji örgütleri, ziraat, çevre, gıda mühendisleri, birlikleri, kooperatifleri, siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerinin bu barbarlık yasasına karşı direnmeleri en temel haklarıdır. Ülkemizi açlık ile terbiye etmeye girişenlere karşı, bu yasansın meclis gündemine gelmeden geri çekilmesini talep ediyoruz. Bu ülkenin genetik varlıklarını, biyolojik çeşitliliğini, tohumlarını korumak, toplumsal barışın, adaletin olmazsa olmaz ön koşullarıdır. Bu doğrultuda, hemen hiç vakit kaybetmeden, toplum olarak vekil ettiklerimize bir kez daha sesleniyoruz, şirketlerin geleceğini değil, doğa ve toplum için biyolojik geleceğimizi koruyun. Bir an önce biyogüvenlik altyapısını oluşturun, bu konuda bütçeden bir pay ayırarak ülkemizde genetik kirlenmenin önünü alın. Çiftçilerin daha nitelikli ve sağlıklı üretim yapmasına yönelik örgütlenmeleri geliştirin. Tüketici ve ekoloji örgütleriyle, doğru ve açık bir bilgi paylaşım sürecini başlatın. Toplumun onayını almadan, apar topar hazırladığınız bu yasaya, bu ülkenin gerçek sahipleri olan bizler direneceğiz. Yok oluşumuzu seyretmektense, kendi kaderimizi belirlemeyi tercih edeceğiz. GDO‘YA HAYIR PLATFORMU BİLEŞENLERİ -TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
-TMMOB Çevre Mühendisleri Odası-TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
-TMMOB Mimarlar Odası -TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şubesi
-TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi
-Türk Tabibler Birliği-Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF)-Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF)
-Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER)-Tüketici Hakları Derneği
-Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği
-Çiftçi-SEN-Ekoloji Kollektifi
-DOĞADER
-EKODER
-KESK Tarım Orkam-Sen -- Nilüfer Yerel Gündem 21
-Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği-İçanadolu Çevre Platformu (İÇAÇEP)
-Marmara Çevre Platformu (MARÇEP)-Ege Çevre Platformu (EGEÇEP)
-Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi -Gürsel Tonbul Çiftlik İşletmeleri
-İmece Evi İmece Ekoköyü Dogal Yasam ve Ekolojik Çözümler Derneği-Imece Ekoköyü Kooperatif Girişimi --Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği -Muratpaşa Dostları Derneği
- Konyaaltı Dostları Derneği
-Kibele Ekolojik Yaşam Kooperatifi - PDA Pembe Domates Ağı
-Akçaeniş Köyü Çevre Kültür Kalkınma ve Dayanışma Derneği-Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği
-Bornova Sivil Toplum Platformu (BORPLAT)-Greenpeace Türkiye
-Sinop Çevre Dostları Derneği
-Doğu Akdeniz Çevre Bileşenleri-Yeni İnsan Yayınevi
-Buğday Derneği
-Slowfood Yağmur Böreği Birliği-Slowfood Fikir sahibi Damaklar Birliği -Slow Food Gençlik Gida Hareketi-Slow Food Ankara Birliği -Slow Food Kars Birligi
-Boğatepe Çevre Yaşam Derneği -Aromaterapi Derneği (AROMADER)
-TMMOB Çevre Mühendisleri Odası-TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
-TMMOB Mimarlar Odası -TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şubesi
-TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi
-Türk Tabibler Birliği-Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF)-Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF)
-Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER)-Tüketici Hakları Derneği
-Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği
-Çiftçi-SEN-Ekoloji Kollektifi
-DOĞADER
-EKODER
-KESK Tarım Orkam-Sen -- Nilüfer Yerel Gündem 21
-Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği-İçanadolu Çevre Platformu (İÇAÇEP)
-Marmara Çevre Platformu (MARÇEP)-Ege Çevre Platformu (EGEÇEP)
-Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi -Gürsel Tonbul Çiftlik İşletmeleri
-İmece Evi İmece Ekoköyü Dogal Yasam ve Ekolojik Çözümler Derneği-Imece Ekoköyü Kooperatif Girişimi --Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği -Muratpaşa Dostları Derneği
- Konyaaltı Dostları Derneği
-Kibele Ekolojik Yaşam Kooperatifi - PDA Pembe Domates Ağı
-Akçaeniş Köyü Çevre Kültür Kalkınma ve Dayanışma Derneği-Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği
-Bornova Sivil Toplum Platformu (BORPLAT)-Greenpeace Türkiye
-Sinop Çevre Dostları Derneği
-Doğu Akdeniz Çevre Bileşenleri-Yeni İnsan Yayınevi
-Buğday Derneği
-Slowfood Yağmur Böreği Birliği-Slowfood Fikir sahibi Damaklar Birliği -Slow Food Gençlik Gida Hareketi-Slow Food Ankara Birliği -Slow Food Kars Birligi
-Boğatepe Çevre Yaşam Derneği -Aromaterapi Derneği (AROMADER)